4 Mayıs 2014 Pazar

O dünya Ve Ahiret Kadınlarının Hanımefendisidir.

Usul ve yavaşça ilerlerken hayat, önümüze çıkan soruların cevabını bulmak için düşünmek gerekir. Düşünüyorum da, O’nun hayatı bizim yaşantımız içerisinde ne kadar yer etmiştir? O’nu ne kadar tanımaktayız? O Resülün biricik kızı, babasının göz nuru idi. O Ali’nin vefalı ve benzeri bulunmayan sevgili eşi ve Hasaneyn’in anneysiydi. O dünya kadınlarının hanımefendisi, cennete ilk girecek olan, şefaat edecek olan ve hatta şefaat ettikleride şefaat edecektir...

Acaba sadece bunları bilmek , O yüce şahsiyeti, Hz Fatıma’yı tanımak için yetelimidir. Ahiret yolculuğuna çıktığımız ve misafiri olduğumuz bu fani dünya’da Mümineler olarak yetiyor mu bize; O’nu simsiyah bir çarşafa bürünmüş olduğunu görmek ya da O’nun örnek bir kadın olduğunu bilmek,  Anlamını bilmeksizin!.  İzinden gitmeden Sadece bunları bilmek yetiyor mu… Elbette ki hayır. Eğer kabul ediyorsak O’nun Seyyidetin nisa il alemin  olduğunu, o hâlde neden onun izinden gitmemiz gerkiyor.  Neden onu yaşantımız içerisinde canlı tutmuyoruz? Zehra’nın imanını, takvasını, tefekkürünü bilmeksizin, Onu bizden sonra ki nesillere nasıl anlatabiliriz?...  

Zaman bir kum saati misali hızla akmakta ve ömür tükenmekte. Giden günler geri gelmemekle beraber, yarınımızı da inşa etmektedir. Eğer tertemiz bir nesil yetiştirmek istiyorisek,  mümineler olarak hayatımıza anlam katacak olan O şahsiyeti tanıyıp aynı zamanda da tanıtabilme becerisine sahip olmalıyız .  Tıpkı; onun annesinden ve babasında aldığı eğitimler sayesinde yetiştirdiği evlatlar gibi…  O seçilmişlere denk olamayız elbette.  Ancak onlardan alacağımız örneklerle çok imanlı ve faydalı  nesiller yetiştirmemiz mümkündür. Biz de öncekilerden duyduklarımızla değil,  Peygamberimizin hayatından aldığımız örneklerle çocuklar yetiştirmeli ve  o yüce  Sevgiliye yakışır ümmetler  yetiştirmeliyiz...

Karanlık zindanlara dönüşmüş bu hayat sahnesinde, huzursuzluklar doruğa ulaşmışken, aile ortamlarında ve sosyal ilişkilerde güven yok olmuş.  Elbette bilmeliyiz ki bizim için doğru ve huzurlu olan yol; Yaradanın bizlere örnek olarak seçtiklerinin yoludur! Tıpkı Peygamberimizin buyurduğu üzere  "Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi misalidir. O’na binen kurtulur, binmeyen ise helak olur" Eğer helak olmak istemiyorsak; ki bu hiç kimsenin arzusu olamaz, Allah’ın bizler için kurtuluş olarak belirlediği ve adeta şeytanın sömürüsü altında olan hayatlarımızı aydınlatacak olan bu meşalelerin yolumuzu yansımasına engel olmamalıyız...


Sonuç olarak sölemek istiyorum ki; O’nu... Fâtıma annemizi; çocukluğumda tanıdığım şekliyle yaşamak istemiyorum. Peki bunun üstesinden nasıl gelebilirim? Bana ve yaşantıma güneş gibi doğacak olan bu fırsatı kaçırmamam gerektiği biliyorum. O hâlde; onu yakından tanımalıyım, tanıyıp aynı zamanda hayatıma, yaşantıma ve davranışlarıma yansıtmalıyım…   Çocukluğunu ya da  büyüdükten sonra ki hâllerini onun yaşantısına dair herşeyi öğrenmek istiyorum. Amaçlarını, gayesini,  öğrenmem lazım.  Çocuklarını nasıl eğitiyordu? Birçok soru var aklımda, ve ben bunların cevabını O’nun hayatında bulabileceğimi biliyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder