Usul ve yavaşça
ilerlerken hayat, önümüze çıkan soruların cevabını bulmak için düşünmek
gerekir. Düşünüyorum da, O’nun hayatı bizim yaşantımız içerisinde ne kadar yer
etmiştir? O’nu ne kadar tanımaktayız? O Resülün biricik kızı, babasının göz
nuru idi. O Ali’nin vefalı ve benzeri bulunmayan sevgili eşi ve Hasaneyn’in
anneysiydi. O dünya kadınlarının hanımefendisi, cennete ilk girecek olan,
şefaat edecek olan ve hatta şefaat ettikleride şefaat edecektir...
Acaba sadece bunları bilmek , O yüce şahsiyeti, Hz Fatıma’yı tanımak
için yetelimidir. Ahiret yolculuğuna çıktığımız ve misafiri olduğumuz bu fani dünya’da
Mümineler olarak yetiyor mu bize; O’nu simsiyah bir çarşafa bürünmüş olduğunu görmek
ya da O’nun örnek bir kadın olduğunu bilmek, Anlamını bilmeksizin!. İzinden gitmeden Sadece bunları bilmek yetiyor
mu… Elbette ki hayır. Eğer
kabul ediyorsak O’nun Seyyidetin nisa il alemin olduğunu, o hâlde neden onun
izinden gitmemiz gerkiyor. Neden onu
yaşantımız içerisinde canlı tutmuyoruz? Zehra’nın imanını, takvasını,
tefekkürünü bilmeksizin, Onu bizden sonra ki nesillere nasıl anlatabiliriz?...
Zaman bir
kum saati misali hızla akmakta ve ömür tükenmekte. Giden günler geri gelmemekle
beraber, yarınımızı da inşa etmektedir.
Eğer tertemiz bir nesil yetiştirmek istiyorisek, mümineler olarak hayatımıza anlam katacak olan
O şahsiyeti tanıyıp aynı zamanda da tanıtabilme becerisine sahip olmalıyız . Tıpkı; onun annesinden ve babasında aldığı
eğitimler sayesinde yetiştirdiği evlatlar gibi… O seçilmişlere denk olamayız elbette. Ancak onlardan alacağımız örneklerle çok imanlı
ve faydalı nesiller yetiştirmemiz
mümkündür. Biz de öncekilerden duyduklarımızla değil, Peygamberimizin hayatından aldığımız örneklerle
çocuklar yetiştirmeli ve o yüce Sevgiliye yakışır ümmetler yetiştirmeliyiz...
Karanlık zindanlara dönüşmüş bu hayat sahnesinde, huzursuzluklar doruğa
ulaşmışken, aile ortamlarında ve sosyal ilişkilerde güven yok olmuş. Elbette bilmeliyiz ki bizim için doğru ve
huzurlu olan yol; Yaradanın bizlere örnek olarak seçtiklerinin yoludur! Tıpkı Peygamberimizin
buyurduğu üzere "Ehl-i Beytim Nuh’un
gemisi misalidir. O’na binen kurtulur, binmeyen ise helak olur" Eğer helak
olmak istemiyorsak; ki bu hiç kimsenin arzusu olamaz, Allah’ın bizler için
kurtuluş olarak belirlediği ve adeta şeytanın sömürüsü altında olan hayatlarımızı
aydınlatacak olan bu meşalelerin yolumuzu yansımasına engel olmamalıyız...
Sonuç olarak sölemek istiyorum ki; O’nu... Fâtıma annemizi; çocukluğumda
tanıdığım şekliyle yaşamak istemiyorum. Peki bunun üstesinden nasıl
gelebilirim? Bana ve yaşantıma güneş gibi doğacak olan bu fırsatı kaçırmamam
gerektiği biliyorum. O hâlde; onu yakından tanımalıyım, tanıyıp aynı zamanda
hayatıma, yaşantıma ve davranışlarıma yansıtmalıyım… Çocukluğunu ya da büyüdükten sonra ki hâllerini onun yaşantısına
dair herşeyi öğrenmek istiyorum. Amaçlarını, gayesini, öğrenmem lazım. Çocuklarını nasıl eğitiyordu? Birçok soru var
aklımda, ve ben bunların cevabını O’nun hayatında bulabileceğimi biliyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder