22 Mayıs 2012 Salı

KUR’AN ‘DA NEFİS



‘’ Gerçekten biz insanı  yarattık ve nefsinin ona yaptığı vesveseği  biliyoruz. Biz ona ,şah damarından daha yakınız.’’ Kaf / 16


                                                            

                                                             Bismillahirrahmanirrahim:
                                                                  KUR’AN ‘DA NEFİS
‘’ Gerçekten biz insanı  yarattık ve nefsinin ona yaptığı vesveseği  biliyoruz. Biz ona ,şah damarından daha yakınız.’’ Kaf / 16
Nefis insanın madi ve manavi yaşamının esas ve temel varlığıdır. Nefis insanı hem yüceltir, hem  alçaltır. Kur’an da bir kaç boyutlu renk ve çehrede  tanıtılan nefsi ayetler ışığında ele almak istedik.
KUR’AN DA ŞEYTANİ NEFSİN TECELLİSİ
1 –‘’ Kim de Rabbin makamından korkar ve nefsini kötü isteklerden uzaklaştırırsa, şüpesiz cennettir onun barınağı.’’ Naziat / 40, 41
   Bu ayette ki amaç nefsin arzusuyla ilgili olan bir istektir. Yani nefsin arzu ve isteği cenneti kazanmaktır. Bunun karşısındaki nefsin arzu ve isteği  şeytanın dürtüsüyle işlenen günahlarla kirletilen hayvani ve şehveti arzudur, ona heva ve heves denir. O şeytanın insan vücudunda tezahurudur, bu tezahur  insana cehennemi kazandırır. Allah’tan korkan ve onun rızasıyla nefsini terbiye eden bu vesileyle ruhunu yücelten gerçek mümin cennet arzusuyla yaşar. Heva ve heves ile yaşayan insan, Allah’tan korkan insandan farklı bir yapıya sahiptir; nefisde, heva ve heves yapısına sahip olan insan,  şeytanın dürtüsüyle işlediği günahlarla hayvani ve şehveti arzusuyla nefsini ya etkisiz hale getirip foksuyonsuz bırakır ya da onu öldürür yaşamını anlamsız kılar.
2- ‘’  Kim nefsindeki cimrilikten korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerdir.’’ Haşr / 9
Bu ayette nefsin cimrilik ve sevdiği bir şeye aşırı bağlılğından ne gibi sorunlarla karşılacağını işaret etmektedir. Yani eğer insan heva ve hevesinin esiri olursa kurtuluş reçetesini bulması mümkün deyildir. Çünkü insan kulluk özgürlüğünü kayıp etmektedir. Cimrilik ve aşırı bağlılık insanı doğruluk ekseninden ve kurtuluş yörüngesünden çıkararak nefsi esarete mahkum eder. Nefsi bağlılık insana zillet ve alçaklığı getirir. Bu ayette nefis kendisini şeytani ve maddi yönüyle tecelli ettirmektedir.
3- ‘’ Ben kendi  nefsimi temize çıkarmıyorum. Hiç şüphesiz, Rabbimin merhamet ettiği dışında,nefis sürekli kötülüğü emreder. Kuşkusuz, Rabbim affeden ve merhamet edendir.’’ Yusuf /53
Bu ayet kerime Hz. Yusuf’un (a.s) hayatında yaşadığı olayla ilgili çeşitli imtahanlara tabi tutlduğu hakkındadır. Hz. Yusuf (a.s) ruh ve kalbindeki imanı ile Allah’a sığınarak şehvet ve heva hevesine galip geldi. Bu ayete isnad Hz. Yusuf (a.s) şöyle diyor:  Ben nefsimi uzaklaştıramam, ben güvence veremem, ama bu hususta asla kendimi kayıp etmeden mucadele edeceğim. Allah’ım nefisin özelliği insanı kötü yola ve günaha sürükler, sensiz ben muvaffak olamam, sana ümidim tamdır, beni nefsimle başbaşa bırakmazsın ve beni kendinden uzak tutup nefsimle başbaşa bırakma, yardımınla beni nefsimi terbiye etmeğe muvaffak kıl. Buradaki nefisden maksat nefsi emmaredir. Nefsi emmare sürekli insanı kötülüğe, yanlış yola ve günaha sürükler. İnsan  farklı  hüvviyete sahiptir. Yanlız nefsi emmare de farklılık yoktur o insanı hep tek boyuta yani günaha sürükler.
4 – ‘’ Gerçekten biz insanı yarattık ve nefsinin ona yaptığı vesveseyi biliyoruz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.’’ Kaf / 16
Bu ayet vesvesenin boyutunu anlatmaktadır. Vesvese, insanı maddi ve manevi  aldatmaya denir. İnsana bir çeşit tatlı görününmlerle gösteriş sunuyor ki ne kadar acı, ne kadar zehir,  ne kadar pislik ve çirkef de olsa insana her şeyi öyle çekici gösteriyor ki, insan anlamadan o kötü ve günah işleri zevkle yapıyor. İnsan bazı olabilecek şeyleri hayal edebiliyor, mesala ben filani ile tartıştıyorum, o bana şöyle diyor, ben ona böyle diyorum, hep bir hayali düşünceler insanın kimyasını değiştiriyor, oysa ki olan bir şey yok ama içteki vesvese duygusu insana bunu hayal ettirerek varmış gibi davranmasını sağlıyor ve öyle bir konuma geliyor ki sinir ve kızgınlık içerisinde yumruklarını sıkarak pat diye duvara patlatıyor ve insan vurup acıyı hissettiği  an, “ya ben delimiğim” diye hayıflanıyor ama iş işten geçti acı bütün bedeni kapladı. Vesvese insana hep böyle hayali zevki sunarak ne kadar kötü günah varsa işlemesine sebep oluyor ve insan gaflet içerisinde fark etmeden tüm insani değerlerini kayıp ediyor, daha sonra aklı başına geldiğinde, “ben ne yaptım” diye dövünüyor. Tarihten günümüze kadar gelen tüm süreçlerde şehvet, mal ve dünya sevgisi,  kibir, zülüm, sahtakarlık, hırsızlı azgınlaşma, hayvanlaşma, adaletsizleşme,  canileşme ve fesadlaşmasının temelinde, insanın içinde barındırdığı vesvese denilen kötü huydan başka bir şey yoktur.
Bu ayetlerden aldığımız ilham şeytanın insan nefsinde tecelli oluşunun bir aktarımıdır. Şeytan insanın nefsinde tecelli etti mi, insan kendi insani değerinin tüm benliğini kayıp eder. Dolayısıyla günah Allah tarfından yasaklanmış kötü bir huydur. Bu vesvese huyundan kurtulmamızın tedavisinin asıl ilacı nefsi terbiye etmektir.
KUR’ANDA  MELEKUTİ  NEFSİN TECELLİSİ
Kur’anı Kerim açısından nefsin Rabbani ve melekuti tecellisini inceleyip tanımaya çalışacağız.
Kur’anı Kerim’de varlık alemine tefsir edilmiş meşhur ayet-i kerime vardır. Bu ayeti insanın yaratılış varlığına (fıtratına) da tefsir edilebilir.
1 –‘’ Hanı Rabbin  Ademoğullarının bellerinden soylarını çıkardı ve onları kendilerine karşı şahit tuttu. ‘’Ben sizin Rabbiniz deyil miyim?’’  dedi. Onlar,’’ Evet, (biz buna) şahidiz,’’ dediler. Bu, kıyamet günü bundan habersizdik dememeniz için.’’ Araf /172
Bu ayette nefsi bize şöyle tanıtmaktadır; nefis öyle bir şekilde yaratılmıştır ki manen hiç bir öğreti olmaksızın “evet” feryadını hakırıyor yani yaratıcı olan yüce Allah’ın varlığına ve tek oluşuna ve mutlak emirlerine ve kendisinin temiz bir kul olduğuna “evet” diyor. Dolayısıyla insan-ı kamilin  nefsi, Allah’tan olan, Allah’ı arayan ve Allah’ı her anlamda isteyen melekuti ve rabbani bir varlık olup sürekli Allah ile irtibat ve iletişimi isteyen varlıktır. Biz burada nefsi ilahi bir çehre ile görmekteyiz.
Artık burada nefsi maddi şehveti ve şeytani vesvese toz- dumanı içerisinde müşahade etmemiz mümkün değildir. Nefis, Allah’ın nurlu cilvesiyle ve tam çıplaklığıyla kendisini göstermekte ve insan vücudunda Allah’ın varlığını var gücüyle haykırmakta ve “lebbeyk” demektedir.
Burada nefis Allah’ın celal ve cemal nurunun tecellisi olarak ortaya çıkmaktadır. Ve öyle bir konumda kendisine yer bulmaktadır ki, insan kendisine şahitlik etmesiyle görevlendirilmiştir. Şahid o kimsedir ki kendisi bizzat her hengi bir vasıta olmaksızın canlı olarak hazır bulunsun. Ve ondan şahitlik yapmasını istendiğinde o da şahitlik etsin. Burada, arada fasıla olmamasının anlamı yani nefsin kendisiyle Allah arasında bir perdenin olmayışı ve tüm varlığıyla Allah’ı hissetmesidir. Bu ise ilahi bir haldır ki Kur’an-ı Kerim nefsi bu haliyle insanın kendisine tanıtmaktadır.
2 –‘’ Hayır, gerçekte insan, kendi nefsi hakkında tam bir bilince sahiptir ( ne yapıp ettiğini çok iyi bilir). Kıyamet / 14
Önce ki ayet nefsi, Allah’ı bilme ve tanıma olarak beyan ederken, bu ayet ise nefsin kendisini bilmesi ve tanıması hakkındadır. İnsan nefsi o kadar açık ve şeffaf yaratılmış ki kendisini net bir şekilde görmekte ve tanımaktadır. Kendisi hakkında yorum yapmakta ve karar vermektedir. Kendi vasıflarını saymakta ve onları bir bir inceleyip eksik ve fazlalıklarını gidermektedir. Kendisinin Allah’ın bütün vasıflarını kendisinde taşıdığını bilmektedir, kendisinin yeryüzünde Allah’ın aynası olduğunun farkındadır. Kendisinin Allah tarafından donatılan ve meleklerin sahip olamadığı ilmi  donanıma sahip olduğunu bilmektedir. Evrende var olan herşeyin kendisi için yaratıldığını bilmektedir. Görünen ve görünmeyen her şeyin kendisinin hizmetine sunulduğunu bilmektedir. Ve sadece kendisinin Allah için yaratıldığını, O’ndan geldiğini ve sonuçta O’na döneceyini bilmektedir.
3 –‘’ Oku kitabını ! bugün sen hesap görücü olarak kendine yetersin.’’ Isra /14
Bu ayet nefsin canın ameline ait olduğunu açıklamaktadır. Yani senin canının huzuru ve mutluluğu yaptığın amele bağlıdır;nefis dünyada hangi icraatla yaşarsa ahirette onunla karşılaşacak, bu dünyada yaptıkları kıyamette onun aynası olacaktır. Kıyamet öyle bir gündür ki insanın ameli o gün onun karşısına net bir görüntüyle gelecektir. İnsanın ameli nefsinden ayrı değildir. Hatta amel nefsin tecellisidir. Nefis tıpkı bir kompiter gibi herşeyi kayıt etmekte ve ibadet ile günah amelleri, noktası noktasına; ne fazla, ne eksik herşeyi Allah’ın emriyle kayıt altına almakta ve kıyamet günü yine Allah’ın emriyle açılıp herşeyi insanın gözü önüne açık bir şekilde bırakmaktadır.
Bu ayete iki yönden bakmamız gerekmektedir.
1 – Yapılanları kayıt etme, kayıt ettiklerini eksiksiz muhafaza etme ve o gün  hesap verme.
2 – Yaptığı amel ile eğitilmesi, gelişmesi ve kemale ermesi.
İnsanın nefsi, yaptığı amellerin aynası ve beyaz yüzüdür. İnsanın nefsi ve ameli ahlakın yansımasıdır. İnsan nefsiyle verdiği mucadele ile çok yüce makamlara kendisini taşıyabilir. İnsanın kahraman ve yiğitliği, nefsin temiz tutulması, imanın eğitimi ve mucadele (cihad) neticesinde oluşur.
‘’ Çaba gösteren, kendisi  için çaba gösterir. Allah, alemlerden mustağnidir.’’ Ankebut / 6
İnsan cihad ile kendi nefsini yetiştirmekte ve terbiye etmektedir. Bu mucadelenin ( cihadın) güzel neticesi kendisine dönmekte ve mucadele ( cihad ) meydanında kendi iç dünyasını tertemiz kılmaktadır. Eğer insana sorulduğunda nefis nedir? Şu cevap veririr: ” Nefis amelin kedisi, nefsin kıymeti amelin kıymetidir”. Sonuçta insanın yaptığı tüm ameller insan nefsinin hüvviyetini oluşturur.
4 – ‘’ Kendini kınayan ( Kıyamette pişmanlık duyan) nefse yemin ederim.’’ Kıyamet /2
Bu ayet nefsin bir ayna olduğunu beyan etmektedir. Hatta emr-i bil marufda hidayete önderlik etmekte ve insana yön belirlemektedir. ‘’ Nefse yemin ederim’’ hangi nefise?, ’’nefs-i Levvame’ye’’  yani insanı kötü iş yapmak istediğinde melamet tenkit eden. Bu tenkiti ile insana yön vererek doğru yolu bulması için hidayet edendir. Durgun ve sabit değil, belki sürekli hareket eden ve doğru haraketin kaynağı olandır. İnsan nefsi, soran ve sorgulayan, yargılayan ve adaletle karar veren, yapan ve yaptıran, iyi ve kötüyü tesbit eden ve ayırabilen konumdadır.
KUR’AN BAKIŞINDA NEFİS
Kur’an tabiriyle nefis 6 kısımdır.
1 – NEFSİ EMMARE:  Allah’ın emir ve buyuruğundan çıkarak dünya tamahı, yanlış arzu ve istek,  heva ve hevesle kendisini tatmin etmek isteyendir. Bütün hata ve yanlışın ana kaynağının nefs-i emmare olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Nefs-i emmare kadar insanın düşmanı yoktur.
Hz. Resulullah (s.a.a) buyuruyor:’’ Nefsi  emmareden daha büyük düşmanımız yoktur.’’
Nefs-i emmare’den maksat insanın arzu ve heveslerle boş şeylere temayul eden hayvani boyutudur. Felsefeciler ona cisim (fiziki boyut), arifler ise ona hayvani boyutu demektedir. İnsan bu iki boyut arasında hep çatışma içerisindedir. Akıllı bir insan bu savaşta galip gelmek istiyorsa her nerde olursa olsun nefsini terbiye etmesiyle emmare boyutunu öldürür. Ve temiz bir nefis ve  ruhla özdeşleşmiş olarak dünya ve ahiret hayatının mutluluğunu bulabilir. Onun içindir yukarıda söylediğimiz gibi bütün hata ve yanlışların ana kaynağı nefs-i emmaredir.
Kur’anı Kerim  Hz. Yusuf’un (a.s) şöyle söylediğini buyurur:
‘’ Ben kendi nefsimi temize çıkarmıyorum. Hiç şüphesiz, Rabbimin merhamet ettiği dışında,nefis sürekli  kötülüğü emreder. Kuşkusuz, Rabbim affeden ve merhamet edendir.’’ Yusuf/ 53
Hz. Resulullah (s.a.a) bir duada şöyle buyurur:
Ümmü Seleme (r.a) nakleder: “Bir gece  yataktan kalktığımda Resulullah’ı (s.a.a) yatağında bulamadım, öteki odaya geçtiğimde odanın bir köşesinde toprak üzerinde secdeya kapanmış yüzü gözü toprak içerisinde genç oğlu ölen anne gibi ağlıyarak şöyle sesleniyor: ‘’Allah’ım beni gözümdeki kirpiklerimin birbirine değdiği mesafe kadar  kendi başıma bırakma’’.  Ümmü Seleme şöyle devam ediyor: “Allah Resulü başını secdeden kaldırdığında o kadar ağlamışdı ki mübarek yüzü ve sakalı çamur olacak kadar ıslanmıştı.” Arzettim : “Ya Resulellah! Sen alemlere rahmetsin, Allah’ın mübarek ve temiz kulusun, siz böyle olunca biz ne yapalım?” Resulullah şöyle (s.a.a) buyurdu:  “Ey Ümmü Seleme! Nasıl ağlamayayım, Hz. Yunus (a.s)  kirpiklerinin birbirine değmesi mesafesinde büyük musibetlere düştü.”                                                            
 Evet!  İnsan nefsini Rabbinden mahrum bırakırsa insani değerlerden nasibini almazsa  O’nun rızası doğrultusunda eğitim alıp terbiye etmezse o nefis insanı bir çok bela ve musibetlere düşürür.
  Kur’anı Kerim’ insanı sürekli kötülüğe ve günaha sürükleyen ve teşvik eden nefsi şöyle açıklamaktadır.
A – KÖTÜ NEFİS: ‘’Rabbimin merhamet ettiği dışında, nefis sürekli kötülüğü emreder. Kuşkusuz, Rabbim affeden ve merhamet edendir.’’ YUSUF / 53
B – HAYIFLANAN NEFİS: ‘’ Sonra kimse şöyle demesin: Allah’ın huzurunda yaptığım ihmalkarlık yüzünden yazıklar olsun bana! Gerçekten ben alay edenlerdenim.’’ ZÜMER / 56
C– ESİR OLAN NEFİS: ‘’ herkes kendi yaptığına rehindir (tutsaktır).  Fakat amel defterleri sağ ellerine verilenler hariç.’’ MUDDESSİR / 38; 39
D– HEVA VE HEVES NEFSİ: ‘’ Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsini kötü (heva ve heves) isteklerden uzaklaştırırsa, şüphesiz cennettir onun barınağı.’’ NAZİAT /40; 41
E – KİRLETİLMİŞ NEFİS:’’ Onu (küfür ve günahla) kirleten ise, şüphesiz ziyan etmiştir.’’ ŞEMS / 10
F – HORLANMIŞ ZİLLETE UĞRAMIŞ NEFİS: ‘’ Kendini horluk ve zillete uğratan akılsız kimseden başka, kim İbrahim’in dininden yüz çevirir?! Gerçekten biz onu (İbrahim’i) dünyada seçtik ve şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.’’BAKARA / 130
G – SÜSLEYEN NEFİS: ‘’ Bir de kanlı gömleğini getirdiler. ( Yakup) dedi ki: ‘’(Dediğiniz gibi değil.) Hayır! Nefsiniz size (Kötü) bir işi süslemiş, güzel göstermiştir. Artık güzelce sabır etmem gerekir. Anlattıklarınız hakkında yardım dilenilecek yanlız Allah’tır.’’ YUSUF / 18
Nefs-i emmarenin özelliklerini Kur’anı Kerim çok net bir biçimde bizi aydınlatacak şekilde sıralamış ve insanın bu yıkıcı güçler karşısında tek dayanağının Allah olduğunu göstermektedir. Ve onun emir ve öğretilerinin doğrultusunda nefsi gerçek anlamda terbiye etmektir.
2 – NEFS-İ LEVVAME
Nefsi levvame, vicdan duygusuyla insana uyarı mahiyetinde tenkit ve telkin eden anlamınadır. Yani her yapılan kötü ve yanlış işin karşısında insanı tenkit eder. Kötü ve yanlış işin yapılmasına engel olmak için sürekli insana telkinde bulunur.
Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
‘’ Kıyamet gününe yemin ederim. Kendini kınayan ( Kıyamette pişmanlık duyan) nefse yemin ederim.’’ Kıyamet /1-2
Ayet-i kerimede nefsin kendisini kınamasından maksat, yapılan kötü ve yanlış bir şeyin karşısında tenkit etmesidir. Ve yapılacak bir kötü ve yanlış işin karşısında telkinde bulunmasından bahs etmektedir.
3 – NEFS-İ MULHİME
Nefs-i mulhime ilham edilen  anlamındadır.  Yani kendisine hem iyilik, hem de kötülük Allah tarafından ilham edilmiştir. İyilikle kötülük tanıtılmış ve kendisine ilham edilerek bildirilmiştir.
Kur’anı Kerim şöyle buyuruyor:
‘’ Andolsun nefse ve onu yaratıp düzenleyene.  Sonra ona kötülük ve iyiliğini ilham edene.’’  Şems / 7-8
4 – NEFS-İ MUTMEİNNE
Nefsi mutme’inne yani mutma’in,  huzura kavuşan anlamındadır.nefisler içerisinde nefsi mutme’inne  ruhi ve manevi açıdan en yüce makama sahip olan nefisdir. Kalp tüm varlığıyla Allah’tan olan herşeyi mutlak surette ve kayıtsız şartsız kabul ederek ona ita’at eder.
Kur’anı Kerim şöyle buyuruyor:
‘’ Ey huzura kavuşan can, sen  O’ndan hoşnut ve O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. Artık (seçkin) kullarımın içine katıl. Ve cennetime gir.’’ Fecr / 27- 30
Şairin sözü:
İnsan bir makama ulaşır ki Allah’tan başkasını görmez.                                                                                                                 
Bak gör insan ne gibi yüce makama ulaşmıştır.
Kur’an-ı Kerim  Mirac gecesinde Resulullah (s.a.a) için şöyle buyuruyor:
‘’  Ona, çetin kuvvetlere ve üstün yeteneklere sahip olan (Cebrail) öğretti. Sonra en yüksek ufukta iken doğruldu. Sonra yakınlaştı ve daha da yakınlaştı. Araları iki yay aralığı kadar. Belki daha da yakın oldu.  (Allah) o anda kuluna vahyedeceğini  vahyetti. Gördüğünü gönlü yalanlamadı.’’ Necm / 5-11
İnsan nefsi mutmain oldu mu ve huzura kavuştumu o tüm manevi  ( teslim, İman, Takva, tevhid, İhsan, İga ve Rıza )  derecelerini kazanıp  geçti mi kendisini direkt  hiç bir vasıta olmaksızın Allah’ın huzurunda bulabiliyor. Ve cennet onun için bir özlem değil, belki o cennet için özlenen  olarak beklenilen birisidir.
5 – NEFS-İ FITRAT
Nefs-i fıtrat, yani Allah kendi ruhundan ona üflemiş ve onu kendisi için yaratmıştır. Her şey insan için yaratılmış ama insan  Allah için yaratılmiştır.
Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
‘’ Yüzünü hakka yönelmiş olarak dine çevir; Allah’ın insanları üzerine yaratmış olduğu yaratışına. Allah’ın yaratışında bir değişiklik olmaz. İşte sağlam din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.’’ Rum / 30
6 – NEFS-İ FANİYE
Nefs-i faniye, sonuçta ölümü tadacak ve ölecek  anlamınadır. Nefsin ölümden kaçması asla mümkün değildir.
‘’  Her can ölümü tadacaktır. Şüphesiz, kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tam olarak verilecektir. Kim (o gün) ateşten uzaklaştırılıp cennete konulursa, şüphesiz o kazanmıştır. Dünya hayatı ancak aldatıcı bir metadır.’’ Ali-imran / 185
Ecel kurdu her an bu sürüden bir tanesini alıp götürür.
Bu sürüyü gör nasıl da rahat otlatıyor.
MUMİNLERİN EMİRİ  ALİ  İBNİ EBU TALİB ( a.s) BAKIŞINDAN  NEFİS
 Yapılan bütün işler ve ameller direkt olarak nefise bağlıdır. Ve insanın çalışmasıyla irtibatlıdır. Bunların hepisinin nefisle ilgili bağlantılı olduğunu insan araştırması gerekmektedir. İşlerin yapılış şekli ilahi renkte midir? Yoksa yapılanlar şeytani renkte midir?                                                                                               
Emirel Muminin Ali (a.s) nefsin tanınması ve marifeti hakkında Kumeyl bin Ziyad’ın sorusuna cevaben şöyle buyuruyor:
Kumeyl Bin Ziyad diyor, İmam Ali’ye (a.s) arzettim. “Ey Mevlam! Benim nefsimi bana tarif etmeni istiyorum”. İmam buyurdu: “Hangi nefsi tarif etmemi istiyorsun?”. Arzettim:” İnsanın birden fazla nefsi mi vardır?  Buyurdu: “Ey Kumeyl! İnsanın 4 nefsi vardır”.  
1– Nefs-i Nebati; özelliği büyüyen ve gelişen nefis.
2– Nefs-i Hayvani; hisseden ve kavrayan nefis.
3– Nefs-i Natika; akıllı ve kutsal nefis.
4– Nefs-i Melekuti; İlahi özelliği taşıyan nefis.
Daha sonra İmam bu 4 nefsin yorumunu şöyle açıkladılar: “Nefs-i Nebati 5 güç ile donatılmıştır; tutucudur, çekicidir, sindirendir, iticidir, görendir.Bu nefis  iki farklı özelliye sahiptir; çoğaltır ve azaltır. Bu hayvan nefsine benzeyen en yakın nefisdir.
Nefs-i Hayvani yine 5 güce sahiptır; duyan, gören, koklayan, tadan, dokunan. Bu nefis de iki özelliğe sahiptir; razı olan ve gazab eden. Bu yırtcıların nefsine benzeyen en yakın nefisdir.
Nefs-i Natika da yine 5 güce sahiptır; düşünen, zikir eden, ilmi olan, ağırbaşlı davranan, olgunluk. Bu nefis de iki özelliğe sahiptir; kibarlık ve hikmet. Bu nefis meleklerin nefsine en yakın nefisdir.
Nefs-i Melekuti de  yine 5 güce sahiptır; ölerken dahi yaşayan, şifada nimet verme, zillette aziz olma, fakirlikte zengin olma, belada sabırlı olma. Bu nefis de iki özelliğe sahiptir; ağır başlı olma ve ikram etme. Bu nefis evliya ve enbiyaların nefislerine mahsus olup Ruh-ul Kudüs nefsine  en yakın nefisdir.
Kumeyl! Bu nefsin özelliğini tanıdıktan sonra bilmen gereken husus şudur: İnsan ve hayvanda ortak olarak 10 tane kavrama gücü daha mevcuttur; 5 tanesi zahiri, 5 tanesi ise batınıdır.
5 tane ortak zahir hiss güçleri; duyarlar, görürler, koklarlar, tadarlar, dokunurlar.
5 tane ortak batın hiss güçleri; hayal güçleri, üzülme duygusu, koruma ve korunma çabası, düşünme yeteneği ve tahliye etme ihtiyacı.
Fakat insanın diğer yaratıklardan farkı akıllı oluşundan kaynaklanıyor. İnsanın özelliklerinden birkaç tanesine baktığımızda şunları görebiliyoruz; akıl ile kalbi, kalbi ile vicdanı, vicdani ile nefsi, nefsi ile ameli, ameli ile nefsini terbiye edilişinin sonucunda yaratana karşı tutumunda insan nefsinin mukaddesliğini ve bu mukaddeslik insanı yüce makamlara götürdüğünü görebiliriz. Bu götürme ise temiz bir akıl ve niyyet, temiz bir kalp ve güzel bir algılama ve terbiye edilmiş temiz bir nefis iledir.O da Nefs-i mutmainnedir. Allah bizlere temiz ve mutmain olmuş bir nefis nasip etsin. İnşaallah.
Allahumme Accil Li Velillikel ferec, Mevlana Sahibuzzeman Al-Mehdi’yyil Muntazar ( a.f )                    Vessalamu Aleykum Verehmetullahi Veberekatuh. 
                                                                                                                                       Tevekkül Erol
                                                                                                                                                            
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder