Bismillahirrahmanirrahim
'' Allah yolunda öldürülenlere ''ölüler''
demeyin; onlar diridir. ama siz farketmiyorsunuz.''
Allah’ın; hanif ( Tevhid )dinini
Peygamberler’e şeri’at olarak gönderip ve Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed
( s.a.a)‘ ile İslam dini olarak tamamlamıştır. Hz. Muhammed (s.a.a)'den sonra
bu dinin iç munafıklar ve dış düşmanlar tarafından yıkılıp ve tahrif edilmemesi
için, üç sutun (direk) üzerine kuruldu. Birincisi ‘’Gadir-i Hum‘‘da Allah'ın
emriyle Peygamber (s.a.a)'in eliyle tayin edilen ‘’Velayet ve İmamet‘‘ makamıdır. (Biririnci makalede
anlatıldı)
İkincisi ise Aşuradır.
KERBELA
DA AŞURA KIYAMI
Kerbela ve Aşura kıyam'ında İmam Hüseyin
(a.s) kendi hareket'inin felsefe'sini ve gerçeğini bizim daha kolay ve güzel
bir şekilde anlayabilmemiz için çok mükemmel ve aydınlatıcı ilahi ve nurlu
sözleriylle bize yol göstermektedir. İmam Hüseyin (a.s) bu muazzam kıyam‘ın
felsefesini bir kaç sebepden dolayı gerçekleştiğini buyurmaktadır.
Ebu süfyan Hanedanına ve Onun Gibilere
Halife Makamının Haram Oluşu
Yezit! dedesi Ebu Süfyan ve baba annesi
Hint'in torunudur, Ebu Süfyan? 23 yıl Allah ve Peygamberi Hz. Muhammed
(s.a.a)'e karşı savaşarak put perestlik cahiliye yobazlığını devam ettirmek
isteyen, ama daha sonra Mekke'nin fethinde sırf malını canını kurtarmak için hile
yoluyla islamı kabul eden birisidir. Hint! Uhud savaşında Hz.Peygamber (s.a.a )‘in
amcası Hz. Hamza (a.s)'ın şehid düşmesinden sonra zenci bir cahile sinesini
yardırarak ciğerlerini yemek istemiş ve Allah o ciğerleri Hint'in ağzında taş
yaparak o mel'unenin ciğerleri yemesine musade etmemiştir. Babası Muaviye ;
beni ümeyyeden olan halife osmanın ölümünden sonra halifelik idda'asında
bulunarak İmam Ali (a.s)'a karşı sıffeyn savaşını başlatmış ve 18 ay süren bu
savaşta Amr bin As'ın şeytani pılanıyla büyük bir hile ve desiseyle Kur'an-ı
Kerim-i mızrakların başına vurdurarak müslümanları aldatıp savaşı kendi lehine
bitmesine sebep olmuştur. Amr bin As'ın yine şeytani ve hileli, bir planla
müslümanları tongaya getirerek Muaviye'yi halife ilan etmiştir. Muaviye ölmeden
önce arap kabilelerinin ileri gelenlerini toplayıp oğlu Yezit'e biat alarak
gerçek halifelik makamına ve kendi döneminde can çekişmekte olan islama fatiha
okutturmuştur. Yezit 24, 28 yaşlarında sarhoş, kumarbaz, maynun ve köpek
oynatan, kadın ve kızla dans eden zinakar hırıstıyan bir hilekar siyasetçinin
elinde yetiştirilen, İslamın hükümlerine asla inancı ve saygısı olmayan,
müslümanların inançlarıyla dalga geçen, halka zülüm eden, müslümanalrın
namusunu ayaklar altına alıp çiğneten, beytulmalı ümeyye oğullarından olan
emevilere peşkaş çeken, Medine de Hz. Resullah (s.a.a ) mezarını tahrip ettirip
medineyi yıkıp yakıp namuslara tecavüz ettiren ve Kabe’yi yakan, Allah din ve
islam düşmanı hırıstıyan bir müşavir tarafından yönlendiren bir fasık, facir,
zalim,kafir ve soytarının biridir. Yezit'in başa gelmesiyle ilk işi Medine valisi
Velid bin Utbe'ye mektup yazarak İmam Hüseyin (a.s)'dan kendisine biat etmesini
ister. vali İmamı saraya davet ederek halifesi olan yezit'in mektubunu okuyarak
yezit’e biat etmesini istediğinde, İmam Hüseyin (a.s) cevab olarak şöyle
buyurdu:
‘’ Benim gibi
birisinin gizli olarak biat etmesi doğru değil, sen de böyle bir biata razı
olmamalısın. Bütün medine halkını, biatlarını yenilemek için davet ettiğinde,
biz de bu işi yapmaya karar alırsak o mecliste, diğer müslümanlarla birlikte
biat ederiz.’’ Yani böyle bir biat Allah rızası için değil, halkın ilgisini
toplamak içindir. Bu yüzden yapılacak olursa alenen yapılması icab eder.’’
İmamın amacı Yezit'in sıfatlarını anlatıp müslümanları harakete
geçirmekti. vali İmam Hüseyin (a.s)'ın niyetinden haberi olmadığı için İmamın
teklifini kabul ettiysede Mervan bin Hakem mel'un seslendi ya emir eğer
Hüseyin-i bırakıp bu kapıdan çıkarsa ona artık ulaşamazsın, ve mervan bin hakem
mel'unu istedi İmamı nasihat yoluyla biata razı etsin, İmam Hüseyin (a.s)'ın
mervan bin hakem mel'unun sözüne cevaben şu ayeti okudu:
'' İnna lillah ve inna ileyhi raci'un''
yani O'ndan gelmişiz ve yine O'na döneceyiz. Müslümanlar Yezıt gibi bir
hükümdara düçar olduğunda artık islam'la vedalaşmak gerekir. Evet, benim gibi
birisi yezit gibi birine biat etmesi islam’ın fatihasını okumuş demektir, ben
ceddim Resulullah (s.a.a)'ın şöyle buyurduğunu duydum: Hilafet Ebu Süfyan
hanedanına haramdır. Bir gün Muaviye'yi minberin üzerinde görecek olursanız
onun karnını yarın. ama medine halkı, onu Peygamber (s.a.a)'in minberi üzerinde
gördükleri halde öldürmediler. şimdi Allah'u teala onları (Muaviye'den daha
kötü) olan fasık yezid'e mübtela etti.''
burada ''O'ndan geldik O'na yine
döneceyiz'' cümlesi genelde bir müsibet esnasında söylediği sözdür. müslüman
birinin vefatı duyulduğunda okunması sünnettir. burada İmam Hüseyin (a.s)'ın bu
sözü kullanmakla iki konuyu belirtmek istiyor.
A.''Benim yezit‘e biat etmem islam'ın en
büyük musibet ve belasıdır.nasıl bir büyük musibettir ki İmam devamında
buyuruyor; yezid gibi bir fasık ve facir Kur'an'a, Sünnet'e ve İslam'a
aykırıdır, onun müslümanlara halifelik ve önderlik yapmasına biat etmek
islam'ın fatihasını okumaktır. O ve Onun gibilerinin varlığı ve önderlik
yapmaları bütün Peygamberlerin ve Hz. Resulullah (s.a.a)'ın bütün zahmetlerini
ayaklar altına alıp saygısızlık yapma anlamınadır. ve yine Ceddim Reslullah
(s.a.a)'tan duydum buyurdu: Abu Süfyan ve ailesi'nin halife ve devlet yönetmesi
haramdır, çünkü onlar devlet kadamelerini gasp etmişleridr.''
B.‘‘İmam Hüseyin (a.s)'ın İnna lillah ve
inna ileyhi raciun'' ( O’ndan gelmişiz ve yine O’na döneceyiz ) bir müslümanın
ölüm haberini duyduğunda insan bu zikri okur ve ölümü hatırlar. İmam Hüseyin
(a.s ) biat sözünü duyduğunda çok yakın bir zamanda büyük bir müsibetin
oluşacağının habercisi olarak değerlendirmekle beraber, yezit gibi bir fasık,
facir ve zalime onay vermek islam’ın fatihasını okumak demektir. Çünkü
Resulullah (s.a.a) ve Hz. Ali (a.s) kerbelada yaşanacak olayı defalarca
anlatmışlardı. İmam Hüseyin (a.s) da yaşayacağı bu olayı bildiğinden dolayı
buyuruyordu: ‘’Ben Allah’ın kaza ve
kaderine razıyım’’
Maruf-u
Emretmek Münker (Kötülük)‘den Alıkoymak
İmam
Hüseyin (a.s) Medineden hareket etmeye karar aldığı günün ertesi gecesi, ceddi
Hz. Resulullah (s.a.a)‘ın kabrini ziyaret ederek şöyle arzetti: ‘‘ Allah’ım bu
senin Resül-un Hz. Muhammed (s.a.a)‘in kabridir. ben ise senin Peygamberinin
kızı Fatıma (s.a)‘ın oğluyum, şu anda senin bildiğin bir olayla karşılaşmış bulunuyorum,
Allah’ım! Ben iyliği severim, kötülükten hoşlanmam Ey celal ve ikram sahibi
olan Allah! Bu kabrin ve bu kabrin içerisinde yatan Şahsın hürmetine benim için
senin ve Peygamber’inin rızasına uygun olan bir yolu mukadder eyle.‘‘
Resulullah (s.a.a)‘ın Ümmetini İslah etmek
İmam
Hüseyin (a.s) kardeşi Muhammed-i Henefiye İmam Hüseyin (a.s)‘ın huzuruna
çıkarak şöyle arzetti; Kardeşim! Sen halkın en sevileni ve en değerli olanısın,
teşhis ettiğim hayır ve salahı sana söylemekle mükellefim, sanıyorum ki, siz
şimdilik belirli bir şehirde ikamet etmeniz daha iyi olacaktır. Kendiniz ve
çocuklarınız, yezit’in elinden ve bu şehirden uzak bir yerde sukünet edip
oradan halka elçiler göndermekle onların himayesini kazanmaya çalışın, biat
ederlerse Allah’a şükredin, biat etmedikleri takdirde ise zarardan uzak kalmış
olursunuz. Ama bu şehirlerden birisine gittiğinizde halkın arasına ihtilaf
çıkmasından ve neticede bir grubun seni destekleyip diğer grubun ise aleyhinde
savaşarak ölüm ve kan dökmeye sebep olacaklarından korkuyorum. Öyle ki sen bu
bela meydanında s bela oklarına hedef olabilirsin. İmam Hüseyin (a.s) buyurdu
sana göre hangi şehire gideyim!?‘‘ buyurduğunda Muhammed-i Hanafiye dedi
sanıyorum Mekke şehrine gitmen daha iyi olur; oradada emniyet olmadığı takdirde,
halkın durumunu ve onların geleceğini göz önünde bulundurarark çöl ve ovalardan
geçip bu şehirden o şehire haraket et. Sahip olduğun doğru görüş ve derin
idrakin ile daima doğru yola ayak basmanı ve zorlukları ihtiyat ederek ortadan
kaldırmanı ümit ederim. İmam Hüseyin (a.s) Muhammed-i hanefiye’ye verdiği
cevapta ise şöyle buyurdu:
‘‘Kardeşim! Yezid’e biat etmemek için bir
şehirden başka bir şehire gitmemi bana teklif ediyorsun, ama şunu bil ki eğer
bu geniş dünyada sığınalacak hiçbir yer olmasa bile, yine de ben yezit bin
Muaviye’ye (gibi birisine, zalim ve onun zülmüne asla) biat etmiyeceğim.‘‘
bunun üzerine kardeşi Muhammed-i hanefiye
göz yaşlarına boğularak İmama sarılarak ağladı. ve İmam Hüseyin (a.s) şöyle
buyurdu: Kardeşim Allah sana mükafat versin, sen nasihat etme ve doğru yolu
gösterme hususunda kendi vazifeni yaptın, fakat ben kendi vazifemi senden daha
iyi biliyorum. Ben kardeşlerim ve çocukları, kız kardeşlerim ve çocukları,
çocuklarım ve bir gurup şialarım ile haraket etmek için hazır durumdayım. Zira
onlar benimle aynı görüşe sahiptirler, onların hedefi ve istekleri, benim hedef
ve isteğimdir. Ama senin üzerine düşen vazife Medinede kalmandir. Ve İmam
Hüseyin Mekke de kardeşinden aldığı ve içerisinde endişe dolu sözler yazılı
mektuplarından birine şu cevabı verdi. ‘‘Ölüm tehlikesi (her taraftan) beni
sardığında, ölümden korkarak düşmana (zalime) zillet elini verip kenara
çekilirsem bana Yezit bin Mifreğ(fitne çıkaran) demesinler.‘‘ İmam Hüseyin
(a.s) Medine’den Mekke’ye hareket ettiği vakit şu vasiyetnameyi yazıp
mühürleyerek insanlığa okuması için kardeşi Muhammed-i Hanefiye‘ye verdi:
‘‘
Bismillahirrahmanirrahim Bu Hüseyin İbn-i Ali’nin kardeşi Muhammed-i
Hanafiye’ye olan vasiyyetidir. Hüseyin şehadet ediyor ki, Allah’dan başka bir
ilah yoktur. Muhammed (s.a.a) de O’nun kulu ve elçisidir, hak dini (İslam’ı)
Allah’dan (bütün alemlere) getirmiştir. Cennet ve Cehennem haktır, kıyamet günü
vuku bulacaktır; onun vuku bulmasında hiç bir şüphe yoktur. Allah’u Teala,
(böyle bir günde) bütün insanları diriltecektir. Ben azgınlık, makam, fesad ve
zülüm yapmak için Medine‘den ayrılıp kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah
etmek, marufu emretmek münkeri nehyetmek, ceddim Resülullah (s.a.a) ve babam
Ali İbn-i Ebi Talib’in yolunu ihya etmek için kıyam ettim. Öyleyse kim bu
gerçeği benden kabul ederse (bana itaatta bulunursa) Allah’ın yolunu kabul
etmiştir ve kim de bunu reddederse ( bana itaatta bulunmazsa), Allah benimle bu
kavmin arasında hükmedene kadar sabrederim (kendi yolumu tutup giderim.) Allah
hükmedenlerin en hayırlısıdır. Tevfik Allah’tandır; Ona Tevekkül ediyorum ve
dönüşüm de yine Ona doğrudur.‘‘
İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu sözlerinden bir
kaç noktayı açıklamamaız gerekiyor.
A- Ben ceddimin ümmetini islah etmek için
kıyam ettim!; İmam’ın bu sözünde
yatan gerçek amacı;
Hz Resulullah (s.a.a)‘ın vefatından sonra
din kendi gerçek mecrasından öyle bir şekilde çıkarıldı ki tahriflerle dolu bir
inanç anlayışı topluma hakim kılınmak için var güçleriyle çalıştılar. İmam Ali
(a.s)‘ın onca mucadelesine rağmen, Resulullah (s.a.a)‘ın hadisleri ortadan
kaldırılmış ve çoğu beni israil hadisleri ile doldurulmuş uydurma hadisler,
fıkhi fetvalar, helal ve haramın birbirine karıştırılması, zina’nın git gide meşru
kılınması, içki, kumar, kadınların haya perdelerinin ortadan kaldırılışı, faiz,
rüşvet, Fakirin aç kaldığı zenginin keyif sürdüğü, beytulmalın (devlet hazinesi
milli gelirin) belirli bir zümreye peşkaş çekilmesi ve Kur’an-ı Kerim’in iniş
şekliden çıkarılarak tahrif edilmiş şekilde manalar çıkarılması Allah’a itaat
toplumda zayıflatılmış ve günahların çoğaldığı bir süreçte 25 yıl geçti, sonra
İmam Ali (a.s)‘ın dönemi ümmetin İmam Ali (a.s) ile ( Cemel, Siffeyn ve
Nahrevan ) savaşı İmamın gerçek Muhammed-i İslamı topluma hakim kılmak
istemesinden dolayı ümmet gerçek dini kabul etmede zorluk çekmekteydi ve
yıllarca tahrif edilmiş ve dejenere edilmiş islam-ı diretmelerinden dolayı
savaşlar gerçekleştirilmiştir. İmam Hasan (a.s) dönemi dahada zorluklara düçar
olmuştur. Emevi soytarıları din kurallarını ve toplumun ahlak-i değerlerini
tamamen yerlerde süründürerek yok edilmek istenmiştir. İmam Hüseyin (a.s) din
ve Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim-in dejenere edilerek toplumu yozlaştıran bu
şirk düzeni ile tamamen yok edilmek istenen İlahi hükümleri ve insan onurunu
kurtarma adına ayağa kalkarak kıyam etti.
B- Ceddim Resülullah (s.a.a) ve Babam Ali
bin Ebi Talib’in yolunu devam ettirmek için kıyam ettim!; İmam’ın bu sözünde
yatan gerçek amaç ise; Nübuvvet makam’ından sonra Allah tarafından insanların
önderliği anlamında verilen gerçek Velayet ve İmamet makamıydı. Halifeler ve
emeviler tarafından toplumun gündeminden tamamen çıkarılıp insanlığı, özellikle
islam ve islam ümmetini sahipsiz bırakıp babalarının yaşadıkları şirk düzenini
tekrardan geri getirmeleri için çaba gösterdiklerini gören İmam Hüseyin (a.s)
bu şeytani ve şirkin fitne unsurlarına sessiz kalamazdı. Dolayısıyla İmam
Hüseyin (a.s) ceddim Resüllullah ve Babam Ali (s.a)‘in yolunu devamdan amacı
işte bu Velayet ve İmammet makamını korumak ve insanları bu yola hidayet edip
bu mektepte sağlıklı ve doğru amel etmelerini sağlamaktı.
C- Ben azgınlık, Makam, Fesad ve Zülüm İçin
Kıyam Etmedim; İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu sözlerinden amacı, yezit ve bunlar gibi
tağut sistemleri idare edenler halka zülüm ile tahakküm kurarak ağalık paşalık
taslarken İmam (a.s) ben Allah’ın dininin hakimiyeti ile kurulacak devlet’te
ben ve idareciler halka hizmet etmek için geleceyiz. İmam Hüseyin (a.s)‘ın
hareket ve nehzet’inin bir fikirsel, düşünsel ve mantıksal bir kıyam olduğunun
en belirgin örneğidir
Aşura Kıyamının Özü Ve Etkenleri
İmam Hüseyin ( a.s)’ın
hareketine dair bazı sorular yönetilmektedir. İmam’ın kıyamının gerçeklerinin açıklığa
kavuşması bu soruların cevabına bağlıdır.
1-Yezit biat almak için İmam Hüseyin
(a.s)‘a baskı yapmasaydı yinede İmam Yezit hükümetine karşı çıkacak mıydı ?
2- Küfe halkı İmam Hüseyin (a.s)‘ı Iraka
davet etmeseydi bu kıyam gerçekleşecek miydi ?
3-İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu kıyamı ve bu
haraketi plansız,bilincsiz bugün maddecilerin dile getirdiği gibi sosyal bir
patlama, Devrimci bir tepki miydi? Yoksa bilinçli ve planlı bir ınkılap mıydı?
Bu soruların cevaplarının aydınlaması için
öncelikle belirtmeliğiz ki; tek özlü doğal gelişmelerin aksine toplumsal
gelişmeler, oluşumlar bir kaç özlü de olabilir. Örneyin, bir maden tek zaman
diliminde hem altın özlüğü hemde bakır özlüğü taşıyamaz, buna karşı toplumsal
oluşumlar tek zaman diliminde bir kaç boyut özlük taşıyabilirler, meydana
gelmelerinde bir kaç etken etkili olabilir. Örneğin, bir hareket sadece bir
tepki olabileceği gibi aynı zamanda saldırgan mahiyeti taşıdığı takdirde; bir
akım karşısında olumsuz tepki olabileceği gibi bir başka akıma karşı olumlu
tepkide olabilir. İmam Hüseyin (a.s)‘ın kıyamı bu türden gelişmelerden,
oluşmalardan idi. Bunların hepsi Onun haraketinde mevcuttu. Onda çeşitli
etkenlerin etkisi vardı. Şöyle ki:
İmam
Hüseyin (a.s) Hareketini Meydana Getiren Etkenler
Aşağıdaki üç etken imam Hüseyin (a.s)´ın
hareketinin meydana gelmesinde etkili olmuştur.
1- İmam Hüseyin (a.s)´dan Yezit´e biat
etmesinin istenmesi ve bu konuda kendisine baskı yapılması.
2- Küfe halkının İmam Hüseyin (a.s)´i
Irak´a davet etmesi.
3- iyliği emretmek ve kötülükten alı
koymak, vazifesini ifa etmek istemesi. zaten İmam Hüseyin (a.s) Medine´den
çıktığı ilk günden itibaren bu sloganla hareket etmiştir.
Yezit‘e
Biat Etmeye Muhalefet
Zaman bakımından, İmam Hüseyin (a.s)
hareket‘inin başlangıç noktası olarak gözüken en önemli etken; Yezit hükümeti
tarafindan imam Hüseyin,den Yezit´e biat etmesinin istenmesi ve imam´ın karşı
çıkarak biat etmememesidir. Nitekim tarihciler bu konuda şöyle yazıyorlar:
Muaviye´nin ölümünden sonra hicri 60. yil Medine valisi Velit bin utbe bin
Ebusufyan´a mektup yazarak imamdan biat almasini ister. yukarıda
anlatılmıştır.
Kufelilerin
İmam Hüseyin (a.s)´ı Daveti
Şaban ayının 3 de Mekke´ye giren İmam
hüseyin (a.s) bu şehirde ikamet ederek rejimin islam dışı hüvviyetini ifşa
etmeye koyuldu. imam Hüseyin (a.s)´in yezit hilafetine karşı çıktığı ve
Mekke´de ikamet ettiğine dair haberler Irak´a ulaşır.Kufeliler, yaklaşık 20 yıl
önce Hz. Ali (a.s)´in kurduğu adelet hükümetini daha anılarından silmemiş,
O´nun yüce öğretilerinin etkisini hala şehirlerinde taşıyorlardı. Hala
yaşamakta olan, imam Ali´nin eğitip büyüttüğü öksüzler, koruyup kolladığı
dullar bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar ve yezit´e itaat etmeme
ve yönetimlerini üstlenmesi icin İmam Ali (a.s) oğlu İmam Hüseyin (a.s)´I
Küfeye davet etme yönünde karar aldılar.
İyliği
Emredip Kötülükten Alı Koyma Etkeni
İmam Hüseyin (a.s) Medine´den çıktığı ilk
günden itibaren iyliği emredip kötülükten alı koyma, ilkesi ile hareket etti.
yani konu , İmam Hüseyin (a.s)´dan biat etmesi istenip, O´nun da biat etmemesi
bundan dolayı da kiyam etmesinin gerektiği değildir.hatta biat istemeselerdi
bile O kiyam etmeyi gerekli görüyordu. dolayısıyla Küfeliler davet ettiği
içinde kıyam etmemiştir. çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi biat etmeyi
reddedişinden yaklaşık bir buçuk ay kadar sonra küfelilerin daveti başlamıştır.
bu açıdan İmam Hüseyin (a.s)´ın mantığı islam dışı hükümete tepki ve saldırı
mantığı idi. Onun mantığına göre islam dünyasını çirkinlik, fesad ve kötülükler
kaplamıştı. zamann hükümeti de bu fesad ve kötülüklerin kaynağı durumunda idi.
bu yüzden şer´i sorumluluğu ve ilahi vazifesi gereğince kıyam etmesi gerekirdi.
Belirttiğimiz gibi bu üç etken, İmam Hüseyin (a.s)´ın büyük hareketi ve
kıyamında önemli rol oynamıştır. her birisi İmam için başlı başına bir görev
icat etmiştir. İmam´ın her birisine karşı tutumu ise farkli olmuştur.
Birinci
etken; açısından İmam Hüseyin (a.s) savunma
durumundaydi. zira; ondan zorla biat isteniyor ve O bunu reddediyordu.
İkinci
etken; işbirlikçi idi. cünkü İmam´a iş birliği ve
yardım çağrışında bulunulmuştu. O da olumlu cevap vermisti.
Üçüncü
etken; O tepki konumundaydı çünkü ondan biat etmesi
istenmeseydi bile yinede bu zalim, facir, fasık, köpek ve maymun oynatan Yezit
gibi şeytanın çocuğu olan ve onun idare ettiği şirk düzenine karşı kıyam ederek onu gayrı islami ilan edecekti.
Aşura
Kıyamının Özü Ve Etkenleri
İmam Hüseyin (a.s)´ın hareketine dair bazı
sorular yönetilmektedir. imam´ın kıyamının gerçeklerinin acıklığa kavuşması bu
soruların cevabına bağlıdır.
1- Yezit biat almak icin imam Hüseyin
(a.s)´a baski yapmasaydi yine de imam Yezit hukumetine karsi cikacak miydi?
2- Küfe halkı imam Hüseyin (a.s)´ı Iraka
davet etmeseydi bu kıyam gerçekleşecek miydi?
3- imam Hüseyin (a.s)´ın bu kıyamı ve
haraketi plansiz, bilinsiz bugün maddecilerin dile getirdiği gibi sosyal bir
patlama, devrimci bir tepki miydi? yoksa bilinçli ve planlı bir inkilap mıydı?
Bu soruların cevaplarının aydınlanması için
öncelikle belirtmeliyiz ki; tek özlü doğal gelişmelerin aksine toplumsal
gelişmeler, oluşumlar bir kaç özlü de olabilir. örneyin, bir maden tek zaman
diliminde hem altin özlüğü hem de bakir özlüğü taşıyamaz. buna karşı toplumsal
oluşumlar tek zaman diliminde birkaç boyut, özlük taşıyabilirler,meydana
gelmelerinde bir kaç etken etkili olabilir. örneğin, bir hareket sadece bir
tepki olabileceği gibi aynı zamanda saldırgan mahiyeti de taşıyabilir. bir
tepki mahiyeti, taşıdığı takdirde; bir akım karşısında olumsuz tepki
olabileceği gibi bir başka akıma karşı olumlu tepki de olabilir. imam Hüseyin
(a.s)´ın kıyamı bu türden gelişmelerden, oluşumlardan idi. Bunlarin hepsi onun
haraketinde mevcuttu. Onda çeşitli etkenlerin etkisi vardi. şöyle ki:
İmam
Hüseyin (a.s) Hareketini Meydana Getiren Etkenler
Aşağıdaki üç etken imam Hüseyin (a.s)´ın
hareketinin meydana gelmesinde etkili olmuştur.
1- İmam Hüseyin (a.s)´dan Yezit´e biat
etmesinin istenmesi ve bu konuda kendisine baskı yapılması.
2- Küfe halkının İmam Hüseyin (a.s)´ı
Irak´a davet etmesi.
3- iyliği emretmek ve kötülükten alı
koymak, vazifesini ifa etmek istemesi. zaten İmam Hüseyin (a.s) Medine´den
çıktığı ilk günden itibaren bu sloganla hareket etmiştir.
Affedilmez
Sessizlik
‘‘ İmam Hüseyin (a.s) buyurdu: Ey camaat!
Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: Her hangi bir müslüman; Allah´ın haram
kıldığını helal eden, Allah´ın ahdini bozan, Peygamberin kanununa ve sünnetine
karşı çıkarak Allah´ın kulları arasında günah işleyip düşmanlık eden bir
yönetici ile karşılaşır da, sözüyle ve davranışı ile böyle bir sultana karşı
olduğunu belli etmezse, Allah, bu sessiz kimseyi o zalimin cezasina mahkum
eder.``
Ey camaat! biliniz ki bunlar ( emevi
oğulları) Allah´a itaat etmeyi terk edip şeytana uymayı kendilerine farz
kılmışlardır. fesadı yayginlaştırmış, ilahi kanunları tatil
etmişlerdir.Peygamberin Ehl-i beyt´ine ait olan hakka kendileri
sahiplenmişlerdir. Ben müslüman toplumunu yönetmeye, dedemin dinini değiştiren
bu fesatçi müfsitlere karşı ayaklanmaya harekete geçmeye herkesten daha
layiğim...
Artık
Hakka Amel Edilmiyor
İmam Hüseyin (a.s) buyuruyor: ´´zaman ters
olmuş, açıkça kötülük yapılmakta, iyilikler ve faziletler tolumda yok
edilmektedir. faziletlerden ancak su kabının dibinde kalan birkaç damlacıklar
kadar kalmıştır, halk bayağı ve zilletli bir hayat sürdürmekte, yaşam sahnesi,
otsuz ve taşlık bir bozkır gibi çetin ve sorunlu bir hale dönüştürülmüştür.´´
´´Görmez misiniz ki artık hakka amel
edilmiyor, hakka uyulmuyor, batıldan sakınılmıyor? Böyle bir durumda imanli bir
kişinin, Rabbine kavuşmayi arzulama hakki vardır. Böyle pis ve zilletli bir
ortamda; ölümü ancak saadet ve zalimlerle yaşamayı ancak zillet olarak
görüyorum:´´
´´Bu
halk, dünyanın köleleridir. Din ise dillerinde laklağa olmuştur. Dini koruyup
kullanmaları, müreffeh ve huzurlu bir yaşam temin etmeye yöneliktir. ancak
sinav konumuna geldiklerinde dindarların sayısı az olacaktir...´´
Sünnetlerin
Ortadan Kaldırılarak Bid’atların Yaygınlaştırılması
İmam Hüseyin (a.s) amcasi oğlu Müslüm bin Akil-i
kufeye gönderdiği zaman onalara mektupda şöyle buyurdu: ‘’Şimdi bu mektupla birlikte elçimi size gönderiyorum.Sizi Allah´ın
kitabına ve Peygamber´in sünnetine davet ediyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz
şartlarda Peygamber‘in sünneti tamamen ortadan kaldırılmış, bidatlar
canlandırılmıştır, Eğer beni dinlerseniz sizi doğru yola hidayet edecegim!
Allah´ın selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun!...´´
Yezit
Ve Ailesi
Ebu sufyan, Hind ve Muaviye ailesinde
yetişen çocuğun meziyetlerine bir bakalım. böyle bir ailenin kucağında yetişen
ve böyle bir hanedanın put peres şirkin ve ahlaksız kültürü ile büyüyen
Yezit,adına hükmetmek istediği islam dinine karşı, en ufak bir inanç duymuyordu.
Yezit; toy, şehvetperest, başına buyruk, tedbirsiz, dar düşünceli. akılsız,
kaygısız, ayyaş ve geri zekali bir gençti. Hükümetin başına geçmeden önce
heveslerinin tutsağı ve aşırı arzularının bağımlısı olan Yezit, hükümetin
başına geçtikten sonra babasi kadar bile islam´in dış görümünü koruyamadı.
taşıdığı çirkin ve şehvet dolu ruhun etkisiyle islam mukaddesatını açıkça
çiğniyor. şehvetini tatmin etmek için hiçbir şeyden çekinmiyordu. Yezit; alenen
şarap içiyor, açıkta günah işliyordu. Sözde soyluların düzenlediği gece
partilerine katılıyor, kadeh tokuşturarak utanmadan şu içerikte şiirler
okuyordu.; ´´ Ey kadeh arkadaşlarım! kalkın hoş sedalı dansözleri dinleyin, peş
peşe kadeh kaldirin, bilimsel ve edebi konuşmaları bırakın. Saz ve söz
nağmeleri benim; ´´Ezan´´ ve ´´ Allah-u
Ekber´´ nidasını duymama engel oluyor. Ben; cennet hurilerini şarap
fıçısıyla deyiştirmeye hazırım. Bu hayasız davranışlarıyla islam´ın kutsiyetini
küçümsüyordu! O´ Peygamberliği, Muhammed (s.a.a)´e vahiy geldiğini açıkça inkar
ediyordu. Dedesi Ebu süfyan gibi her şeyin bir varsayimdan ibaret olduğunu
sanıyordu. Nitekim dış görünüş itibariyle Ali oğlu Hüseyin (a.s)`i yendiğini
sanarak şu içerikte şiirler okuyordu:
Hz. Resülullah (s.a.a)‘ı kast ederek şöyle
saçmalıyordu. ´´ Haşim ( yani Resülullah) mülk ve hükümetle oynamıştır. ne
gaybi alemden bir haber gelmiş ne de vahiy inmiştir!´´ sonra bedir savaşında
islam serdarlarının eliyle atalarını kılıçtan geçirilmelerine duyduğu eskilere
dayanan kinini kusarak, İmam Hüseyin (a.s)´ın şehadeti onun telafisi olduğunu dile
getirmekten çekinmiyor utanıp arlanmadan şöyle diyordu.
´´
Keşke bedir de öldürülen büyüklerimiz şimdi yaşıyor olsalardı da; ´´ Aferin sana Yezit´´ deselerdi´´
diyordu.
İmam hüseyin (a.s)‘ın kıyamının hedefi
Yezit gibi bir şahsiyetsiz soytarının şahsı değildi belki onun başında
bulunduğu şirk zihniyetinin içerisinde barındırdığı, Tağut, Demokrasi, Laiklik,
kırallıklar ve emperyalist beşeri zülüm sistemlerine karşıydı. Ve ayağa kalktı
kıyam etti tüm yarenleri şehid oldu, tüm Ehl-i beyt hanımlarını kızlarını esir
verdi tek amacı Allah’ın kanunlarını
topluma hakim kılmak ve insanlara kayıp ettikleri insani değerlerini kazandırmaktı.
Allah’umme Accil li veliyyikel ferec
Tevekkül
EROL
Y A Z A R I N D İ Ğ E R Y A Z I L A R I
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder