16 Aralık 2012 Pazar

KERBELA KIYAM'ININ GERÇEĞİ – 2

Bismillahirrahmanirrahim
'' Allah yolunda öldürülenlere ''ölüler'' demeyin; onlar diridir. ama siz farketmiyorsunuz.''
Bakara / 154
Allah’ın; hanif ( Tevhid )dinini Peygamberler’e şeri’at olarak gönderip ve Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed ( s.a.a)‘ ile İslam dini olarak tamamlamıştır. Hz. Muhammed (s.a.a)'den sonra bu dinin iç munafıklar ve dış düşmanlar tarafından yıkılıp ve tahrif edilmemesi için, üç sutun (direk) üzerine kuruldu. Birincisi ‘’Gadir-i Hum‘‘da Allah'ın emriyle Peygamber (s.a.a)'in eliyle tayin edilen ‘’Velayet ve İmamet‘‘ makamıdır. (Biririnci makalede anlatıldı)
İkincisi ise Aşuradır.
KERBELA DA  AŞURA  KIYAMI
Kerbela ve Aşura kıyam'ında İmam Hüseyin (a.s) kendi hareket'inin felsefe'sini ve gerçeğini bizim daha kolay ve güzel bir şekilde anlayabilmemiz için çok mükemmel ve aydınlatıcı ilahi ve nurlu sözleriylle bize yol göstermektedir. İmam Hüseyin (a.s) bu muazzam kıyam‘ın felsefesini bir kaç sebepden dolayı gerçekleştiğini buyurmaktadır.
Ebu süfyan Hanedanına ve Onun Gibilere Halife Makamının Haram Oluşu
Yezit! dedesi Ebu Süfyan ve baba annesi Hint'in torunudur, Ebu Süfyan? 23 yıl Allah ve Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e karşı savaşarak put perestlik cahiliye yobazlığını devam ettirmek isteyen, ama daha sonra Mekke'nin fethinde sırf malını canını kurtarmak için hile yoluyla islamı kabul eden birisidir. Hint! Uhud savaşında Hz.Peygamber (s.a.a )‘in amcası Hz. Hamza (a.s)'ın şehid düşmesinden sonra zenci bir cahile sinesini yardırarak ciğerlerini yemek istemiş ve Allah o ciğerleri Hint'in ağzında taş yaparak o mel'unenin ciğerleri yemesine musade etmemiştir. Babası Muaviye ; beni ümeyyeden olan halife osmanın ölümünden sonra halifelik idda'asında bulunarak İmam Ali (a.s)'a karşı sıffeyn savaşını başlatmış ve 18 ay süren bu savaşta Amr bin As'ın şeytani pılanıyla büyük bir hile ve desiseyle Kur'an-ı Kerim-i mızrakların başına vurdurarak müslümanları aldatıp savaşı kendi lehine bitmesine sebep olmuştur. Amr bin As'ın yine şeytani ve hileli, bir planla müslümanları tongaya getirerek Muaviye'yi halife ilan etmiştir. Muaviye ölmeden önce arap kabilelerinin ileri gelenlerini toplayıp oğlu Yezit'e biat alarak gerçek halifelik makamına ve kendi döneminde can çekişmekte olan islama fatiha okutturmuştur. Yezit 24, 28 yaşlarında sarhoş, kumarbaz, maynun ve köpek oynatan, kadın ve kızla dans eden zinakar hırıstıyan bir hilekar siyasetçinin elinde yetiştirilen, İslamın hükümlerine asla inancı ve saygısı olmayan, müslümanların inançlarıyla dalga geçen, halka zülüm eden, müslümanalrın namusunu ayaklar altına alıp çiğneten, beytulmalı ümeyye oğullarından olan emevilere peşkaş çeken, Medine de Hz. Resullah (s.a.a ) mezarını tahrip ettirip medineyi yıkıp yakıp namuslara tecavüz ettiren ve Kabe’yi yakan, Allah  din  ve islam düşmanı hırıstıyan bir müşavir tarafından yönlendiren bir fasık, facir, zalim,kafir ve soytarının biridir. Yezit'in başa gelmesiyle ilk işi Medine valisi Velid bin Utbe'ye mektup yazarak İmam Hüseyin (a.s)'dan kendisine biat etmesini ister. vali İmamı saraya davet ederek halifesi olan yezit'in mektubunu okuyarak yezit’e biat etmesini istediğinde, İmam Hüseyin (a.s) cevab olarak şöyle buyurdu:
‘’ Benim gibi birisinin gizli olarak biat etmesi doğru değil, sen de böyle bir biata razı olmamalısın. Bütün medine halkını, biatlarını yenilemek için davet ettiğinde, biz de bu işi yapmaya karar alırsak o mecliste, diğer müslümanlarla birlikte biat ederiz.’’ Yani böyle bir biat Allah rızası için değil, halkın ilgisini toplamak içindir. Bu yüzden yapılacak olursa alenen yapılması icab eder.’’
İmamın amacı Yezit'in sıfatlarını anlatıp müslümanları harakete geçirmekti. vali İmam Hüseyin (a.s)'ın niyetinden haberi olmadığı için İmamın teklifini kabul ettiysede Mervan bin Hakem mel'un seslendi ya emir eğer Hüseyin-i bırakıp bu kapıdan çıkarsa ona artık ulaşamazsın, ve mervan bin hakem mel'unu istedi İmamı nasihat yoluyla biata razı etsin, İmam Hüseyin (a.s)'ın mervan bin hakem mel'unun sözüne cevaben şu ayeti okudu:
'' İnna lillah ve inna ileyhi raci'un'' yani O'ndan gelmişiz ve yine O'na döneceyiz. Müslümanlar Yezıt gibi bir hükümdara düçar olduğunda artık islam'la vedalaşmak gerekir. Evet, benim gibi birisi yezit gibi birine biat etmesi islam’ın fatihasını okumuş demektir, ben ceddim Resulullah (s.a.a)'ın şöyle buyurduğunu duydum: Hilafet Ebu Süfyan hanedanına haramdır. Bir gün Muaviye'yi minberin üzerinde görecek olursanız onun karnını yarın. ama medine halkı, onu Peygamber (s.a.a)'in minberi üzerinde gördükleri halde öldürmediler. şimdi Allah'u teala onları (Muaviye'den daha kötü) olan fasık yezid'e mübtela etti.''
burada ''O'ndan geldik O'na yine döneceyiz'' cümlesi genelde bir müsibet esnasında söylediği sözdür. müslüman birinin vefatı duyulduğunda okunması sünnettir. burada İmam Hüseyin (a.s)'ın bu sözü kullanmakla iki konuyu belirtmek istiyor.
A.''Benim yezit‘e biat etmem islam'ın en büyük musibet ve belasıdır.nasıl bir büyük musibettir ki İmam devamında buyuruyor; yezid gibi bir fasık ve facir Kur'an'a, Sünnet'e ve İslam'a aykırıdır, onun müslümanlara halifelik ve önderlik yapmasına biat etmek islam'ın fatihasını okumaktır. O ve Onun gibilerinin varlığı ve önderlik yapmaları bütün Peygamberlerin ve Hz. Resulullah (s.a.a)'ın bütün zahmetlerini ayaklar altına alıp saygısızlık yapma anlamınadır. ve yine Ceddim Reslullah (s.a.a)'tan duydum buyurdu: Abu Süfyan ve ailesi'nin halife ve devlet yönetmesi haramdır, çünkü onlar devlet kadamelerini gasp etmişleridr.''
B.‘‘İmam Hüseyin (a.s)'ın İnna lillah ve inna ileyhi raciun'' ( O’ndan gelmişiz ve yine O’na döneceyiz ) bir müslümanın ölüm haberini duyduğunda insan bu zikri okur ve ölümü hatırlar. İmam Hüseyin (a.s ) biat sözünü duyduğunda çok yakın bir zamanda büyük bir müsibetin oluşacağının habercisi olarak değerlendirmekle beraber, yezit gibi bir fasık, facir ve zalime onay vermek islam’ın fatihasını okumak demektir. Çünkü Resulullah (s.a.a) ve Hz. Ali (a.s) kerbelada yaşanacak olayı defalarca anlatmışlardı. İmam Hüseyin (a.s) da yaşayacağı bu olayı bildiğinden dolayı buyuruyordu: ‘’Ben Allah’ın kaza ve kaderine razıyım’’
Maruf-u Emretmek Münker (Kötülük)‘den Alıkoymak
 İmam Hüseyin (a.s) Medineden hareket etmeye karar aldığı günün ertesi gecesi, ceddi Hz. Resulullah (s.a.a)‘ın kabrini ziyaret ederek şöyle arzetti: ‘‘ Allah’ım bu senin Resül-un Hz. Muhammed (s.a.a)‘in kabridir. ben ise senin Peygamberinin kızı Fatıma (s.a)‘ın oğluyum, şu anda senin bildiğin bir olayla karşılaşmış bulunuyorum, Allah’ım! Ben iyliği severim, kötülükten hoşlanmam Ey celal ve ikram sahibi olan Allah! Bu kabrin ve bu kabrin içerisinde yatan Şahsın hürmetine benim için senin ve Peygamber’inin rızasına uygun olan bir yolu mukadder eyle.‘‘
 Resulullah (s.a.a)‘ın Ümmetini İslah etmek 
 İmam Hüseyin (a.s) kardeşi Muhammed-i Henefiye İmam Hüseyin (a.s)‘ın huzuruna çıkarak şöyle arzetti; Kardeşim! Sen halkın en sevileni ve en değerli olanısın, teşhis ettiğim hayır ve salahı sana söylemekle mükellefim, sanıyorum ki, siz şimdilik belirli bir şehirde ikamet etmeniz daha iyi olacaktır. Kendiniz ve çocuklarınız, yezit’in elinden ve bu şehirden uzak bir yerde sukünet edip oradan halka elçiler göndermekle onların himayesini kazanmaya çalışın, biat ederlerse Allah’a şükredin, biat etmedikleri takdirde ise zarardan uzak kalmış olursunuz. Ama bu şehirlerden birisine gittiğinizde halkın arasına ihtilaf çıkmasından ve neticede bir grubun seni destekleyip diğer grubun ise aleyhinde savaşarak ölüm ve kan dökmeye sebep olacaklarından korkuyorum. Öyle ki sen bu bela meydanında s bela oklarına hedef olabilirsin. İmam Hüseyin (a.s) buyurdu sana göre hangi şehire gideyim!?‘‘ buyurduğunda Muhammed-i Hanafiye dedi sanıyorum Mekke şehrine gitmen daha iyi olur; oradada emniyet olmadığı takdirde, halkın durumunu ve onların geleceğini göz önünde bulundurarark çöl ve ovalardan geçip bu şehirden o şehire haraket et. Sahip olduğun doğru görüş ve derin idrakin ile daima doğru yola ayak basmanı ve zorlukları ihtiyat ederek ortadan kaldırmanı ümit ederim. İmam Hüseyin (a.s) Muhammed-i hanefiye’ye verdiği cevapta ise şöyle buyurdu:
‘‘Kardeşim! Yezid’e biat etmemek için bir şehirden başka bir şehire gitmemi bana teklif ediyorsun, ama şunu bil ki eğer bu geniş dünyada sığınalacak hiçbir yer olmasa bile, yine de ben yezit bin Muaviye’ye (gibi birisine, zalim ve onun zülmüne asla) biat etmiyeceğim.‘‘
bunun üzerine kardeşi Muhammed-i hanefiye göz yaşlarına boğularak İmama sarılarak ağladı. ve İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: Kardeşim Allah sana mükafat versin, sen nasihat etme ve doğru yolu gösterme hususunda kendi vazifeni yaptın, fakat ben kendi vazifemi senden daha iyi biliyorum. Ben kardeşlerim ve çocukları, kız kardeşlerim ve çocukları, çocuklarım ve bir gurup şialarım ile haraket etmek için hazır durumdayım. Zira onlar benimle aynı görüşe sahiptirler, onların hedefi ve istekleri, benim hedef ve isteğimdir. Ama senin üzerine düşen vazife Medinede kalmandir. Ve İmam Hüseyin Mekke de kardeşinden aldığı ve içerisinde endişe dolu sözler yazılı mektuplarından birine şu cevabı verdi. ‘‘Ölüm tehlikesi (her taraftan) beni sardığında, ölümden korkarak düşmana (zalime) zillet elini verip kenara çekilirsem bana Yezit bin Mifreğ(fitne çıkaran) demesinler.‘‘ İmam Hüseyin (a.s) Medine’den Mekke’ye hareket ettiği vakit şu vasiyetnameyi yazıp mühürleyerek insanlığa okuması için kardeşi Muhammed-i Hanefiye‘ye verdi:
 ‘‘ Bismillahirrahmanirrahim Bu Hüseyin İbn-i Ali’nin kardeşi Muhammed-i Hanafiye’ye olan vasiyyetidir. Hüseyin şehadet ediyor ki, Allah’dan başka bir ilah yoktur. Muhammed (s.a.a) de O’nun kulu ve elçisidir, hak dini (İslam’ı) Allah’dan (bütün alemlere) getirmiştir. Cennet ve Cehennem haktır, kıyamet günü vuku bulacaktır; onun vuku bulmasında hiç bir şüphe yoktur. Allah’u Teala, (böyle bir günde) bütün insanları diriltecektir. Ben azgınlık, makam, fesad ve zülüm yapmak için Medine‘den ayrılıp kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah etmek, marufu emretmek münkeri nehyetmek, ceddim Resülullah (s.a.a) ve babam Ali İbn-i Ebi Talib’in yolunu ihya etmek için kıyam ettim. Öyleyse kim bu gerçeği benden kabul ederse (bana itaatta bulunursa) Allah’ın yolunu kabul etmiştir ve kim de bunu reddederse ( bana itaatta bulunmazsa), Allah benimle bu kavmin arasında hükmedene kadar sabrederim (kendi yolumu tutup giderim.) Allah hükmedenlerin en hayırlısıdır. Tevfik Allah’tandır; Ona Tevekkül ediyorum ve dönüşüm de yine Ona doğrudur.‘‘
İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu sözlerinden bir kaç noktayı açıklamamaız gerekiyor.
A- Ben ceddimin ümmetini islah etmek için kıyam ettim!; İmam’ın bu sözünde yatan gerçek amacı;
Hz Resulullah (s.a.a)‘ın vefatından sonra din kendi gerçek mecrasından öyle bir şekilde çıkarıldı ki tahriflerle dolu bir inanç anlayışı topluma hakim kılınmak için var güçleriyle çalıştılar. İmam Ali (a.s)‘ın onca mucadelesine rağmen, Resulullah (s.a.a)‘ın hadisleri ortadan kaldırılmış ve çoğu beni israil hadisleri ile doldurulmuş uydurma hadisler, fıkhi fetvalar, helal ve haramın birbirine karıştırılması, zina’nın git gide meşru kılınması, içki, kumar, kadınların haya perdelerinin ortadan kaldırılışı, faiz, rüşvet, Fakirin aç kaldığı zenginin keyif sürdüğü, beytulmalın (devlet hazinesi milli gelirin) belirli bir zümreye peşkaş çekilmesi ve Kur’an-ı Kerim’in iniş şekliden çıkarılarak tahrif edilmiş şekilde manalar çıkarılması Allah’a itaat toplumda zayıflatılmış ve günahların çoğaldığı bir süreçte 25 yıl geçti, sonra İmam Ali (a.s)‘ın dönemi ümmetin İmam Ali (a.s) ile ( Cemel, Siffeyn ve Nahrevan ) savaşı İmamın gerçek Muhammed-i İslamı topluma hakim kılmak istemesinden dolayı ümmet gerçek dini kabul etmede zorluk çekmekteydi ve yıllarca tahrif edilmiş ve dejenere edilmiş islam-ı diretmelerinden dolayı savaşlar gerçekleştirilmiştir. İmam Hasan (a.s) dönemi dahada zorluklara düçar olmuştur. Emevi soytarıları din kurallarını ve toplumun ahlak-i değerlerini tamamen yerlerde süründürerek yok edilmek istenmiştir. İmam Hüseyin (a.s) din ve Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim-in dejenere edilerek toplumu yozlaştıran bu şirk düzeni ile tamamen yok edilmek istenen İlahi hükümleri ve insan onurunu kurtarma adına ayağa kalkarak kıyam etti.
B- Ceddim Resülullah (s.a.a) ve Babam Ali bin Ebi Talib’in yolunu devam ettirmek için kıyam ettim!; İmam’ın bu sözünde yatan gerçek amaç ise; Nübuvvet makam’ından sonra Allah tarafından insanların önderliği anlamında verilen gerçek Velayet ve İmamet makamıydı. Halifeler ve emeviler tarafından toplumun gündeminden tamamen çıkarılıp insanlığı, özellikle islam ve islam ümmetini sahipsiz bırakıp babalarının yaşadıkları şirk düzenini tekrardan geri getirmeleri için çaba gösterdiklerini gören İmam Hüseyin (a.s) bu şeytani ve şirkin fitne unsurlarına sessiz kalamazdı. Dolayısıyla İmam Hüseyin (a.s) ceddim Resüllullah ve Babam Ali (s.a)‘in yolunu devamdan amacı işte bu Velayet ve İmammet makamını korumak ve insanları bu yola hidayet edip bu mektepte sağlıklı ve doğru amel etmelerini sağlamaktı.
C- Ben azgınlık, Makam, Fesad ve Zülüm İçin Kıyam Etmedim; İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu sözlerinden amacı, yezit ve bunlar gibi tağut sistemleri idare edenler halka zülüm ile tahakküm kurarak ağalık paşalık taslarken İmam (a.s) ben Allah’ın dininin hakimiyeti ile kurulacak devlet’te ben ve idareciler halka hizmet etmek için geleceyiz. İmam Hüseyin (a.s)‘ın hareket ve nehzet’inin bir fikirsel, düşünsel ve mantıksal bir kıyam olduğunun en belirgin örneğidir 
Aşura Kıyamının Özü Ve Etkenleri
İmam Hüseyin ( a.s)’ın hareketine dair bazı sorular yönetilmektedir. İmam’ın kıyamının gerçeklerinin açıklığa kavuşması bu soruların cevabına bağlıdır.
1-Yezit biat almak için İmam Hüseyin (a.s)‘a baskı yapmasaydı yinede İmam Yezit hükümetine karşı çıkacak mıydı ?
2- Küfe halkı İmam Hüseyin (a.s)‘ı Iraka davet etmeseydi bu kıyam gerçekleşecek miydi ?
3-İmam Hüseyin (a.s)‘ın bu kıyamı ve bu haraketi plansız,bilincsiz bugün maddecilerin dile getirdiği gibi sosyal bir patlama, Devrimci bir tepki miydi? Yoksa bilinçli ve planlı bir ınkılap mıydı?
Bu soruların cevaplarının aydınlaması için öncelikle belirtmeliğiz ki; tek özlü doğal gelişmelerin aksine toplumsal gelişmeler, oluşumlar bir kaç özlü de olabilir. Örneyin, bir maden tek zaman diliminde hem altın özlüğü hemde bakır özlüğü taşıyamaz, buna karşı toplumsal oluşumlar tek zaman diliminde bir kaç boyut özlük taşıyabilirler, meydana gelmelerinde bir kaç etken etkili olabilir. Örneğin, bir hareket sadece bir tepki olabileceği gibi aynı zamanda saldırgan mahiyeti taşıdığı takdirde; bir akım karşısında olumsuz tepki olabileceği gibi bir başka akıma karşı olumlu tepkide olabilir. İmam Hüseyin (a.s)‘ın kıyamı bu türden gelişmelerden, oluşmalardan idi. Bunların hepsi Onun haraketinde mevcuttu. Onda çeşitli etkenlerin etkisi vardı. Şöyle ki:
İmam Hüseyin (a.s) Hareketini Meydana Getiren Etkenler    
Aşağıdaki üç etken imam Hüseyin (a.s)´ın hareketinin meydana gelmesinde etkili olmuştur.
1- İmam Hüseyin (a.s)´dan Yezit´e biat etmesinin istenmesi ve bu konuda kendisine baskı yapılması.
2- Küfe halkının İmam Hüseyin (a.s)´i Irak´a davet etmesi.
3- iyliği emretmek ve kötülükten alı koymak, vazifesini ifa etmek istemesi. zaten İmam Hüseyin (a.s) Medine´den çıktığı ilk günden itibaren bu sloganla hareket etmiştir.
Yezit‘e Biat Etmeye Muhalefet
Zaman bakımından, İmam Hüseyin (a.s) hareket‘inin başlangıç noktası olarak gözüken en önemli etken; Yezit hükümeti tarafindan imam Hüseyin,den Yezit´e biat etmesinin istenmesi ve imam´ın karşı çıkarak biat etmememesidir. Nitekim tarihciler bu konuda şöyle yazıyorlar: Muaviye´nin ölümünden sonra hicri 60. yil Medine valisi Velit bin utbe bin Ebusufyan´a mektup yazarak imamdan biat almasini ister.    yukarıda anlatılmıştır.
Kufelilerin İmam Hüseyin (a.s)´ı Daveti
Şaban ayının 3 de Mekke´ye giren İmam hüseyin (a.s) bu şehirde ikamet ederek rejimin islam dışı hüvviyetini ifşa etmeye koyuldu. imam Hüseyin (a.s)´in yezit hilafetine karşı çıktığı ve Mekke´de ikamet ettiğine dair haberler Irak´a ulaşır.Kufeliler, yaklaşık 20 yıl önce Hz. Ali (a.s)´in kurduğu adelet hükümetini daha anılarından silmemiş, O´nun yüce öğretilerinin etkisini hala şehirlerinde taşıyorlardı. Hala yaşamakta olan, imam Ali´nin eğitip büyüttüğü öksüzler, koruyup kolladığı dullar bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar ve yezit´e itaat etmeme ve yönetimlerini üstlenmesi icin İmam Ali (a.s) oğlu İmam Hüseyin (a.s)´I Küfeye davet etme yönünde karar aldılar.
İyliği Emredip Kötülükten Alı Koyma Etkeni
İmam Hüseyin (a.s) Medine´den çıktığı ilk günden itibaren iyliği emredip kötülükten alı koyma, ilkesi ile hareket etti. yani konu , İmam Hüseyin (a.s)´dan biat etmesi istenip, O´nun da biat etmemesi bundan dolayı da kiyam etmesinin gerektiği değildir.hatta biat istemeselerdi bile O kiyam etmeyi gerekli görüyordu. dolayısıyla Küfeliler davet ettiği içinde kıyam etmemiştir. çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi biat etmeyi reddedişinden yaklaşık bir buçuk ay kadar sonra küfelilerin daveti başlamıştır. bu açıdan İmam Hüseyin (a.s)´ın mantığı islam dışı hükümete tepki ve saldırı mantığı idi. Onun mantığına göre islam dünyasını çirkinlik, fesad ve kötülükler kaplamıştı. zamann hükümeti de bu fesad ve kötülüklerin kaynağı durumunda idi. bu yüzden şer´i sorumluluğu ve ilahi vazifesi gereğince kıyam etmesi gerekirdi. Belirttiğimiz gibi bu üç etken, İmam Hüseyin (a.s)´ın büyük hareketi ve kıyamında önemli rol oynamıştır. her birisi İmam için başlı başına bir görev icat etmiştir. İmam´ın her birisine karşı tutumu ise farkli olmuştur.
Birinci etken; açısından İmam Hüseyin (a.s) savunma durumundaydi. zira; ondan zorla biat isteniyor ve O bunu reddediyordu.
İkinci etken; işbirlikçi idi. cünkü İmam´a iş birliği ve yardım çağrışında bulunulmuştu. O da olumlu cevap vermisti.
Üçüncü etken; O tepki konumundaydı çünkü ondan biat etmesi istenmeseydi bile yinede bu zalim, facir, fasık, köpek ve maymun oynatan Yezit gibi şeytanın çocuğu olan ve onun idare ettiği şirk düzenine karşı  kıyam ederek onu gayrı islami ilan edecekti.
Aşura Kıyamının Özü Ve Etkenleri
İmam Hüseyin (a.s)´ın hareketine dair bazı sorular yönetilmektedir. imam´ın kıyamının gerçeklerinin acıklığa kavuşması bu soruların cevabına bağlıdır.
1- Yezit biat almak icin imam Hüseyin (a.s)´a baski yapmasaydi yine de imam Yezit hukumetine karsi cikacak miydi?
2- Küfe halkı imam Hüseyin (a.s)´ı Iraka davet etmeseydi bu kıyam gerçekleşecek miydi?
3- imam Hüseyin (a.s)´ın bu kıyamı ve haraketi plansiz, bilinsiz bugün maddecilerin dile getirdiği gibi sosyal bir patlama, devrimci bir tepki miydi? yoksa bilinçli ve planlı bir inkilap mıydı?
Bu soruların cevaplarının aydınlanması için öncelikle belirtmeliyiz ki; tek özlü doğal gelişmelerin aksine toplumsal gelişmeler, oluşumlar bir kaç özlü de olabilir. örneyin, bir maden tek zaman diliminde hem altin özlüğü hem de bakir özlüğü taşıyamaz. buna karşı toplumsal oluşumlar tek zaman diliminde birkaç boyut, özlük taşıyabilirler,meydana gelmelerinde bir kaç etken etkili olabilir. örneğin, bir hareket sadece bir tepki olabileceği gibi aynı zamanda saldırgan mahiyeti de taşıyabilir. bir tepki mahiyeti, taşıdığı takdirde; bir akım karşısında olumsuz tepki olabileceği gibi bir başka akıma karşı olumlu tepki de olabilir. imam Hüseyin (a.s)´ın kıyamı bu türden gelişmelerden, oluşumlardan idi. Bunlarin hepsi onun haraketinde mevcuttu. Onda çeşitli etkenlerin etkisi vardi. şöyle ki:
İmam Hüseyin (a.s) Hareketini Meydana Getiren Etkenler
Aşağıdaki üç etken imam Hüseyin (a.s)´ın hareketinin meydana gelmesinde etkili olmuştur.
1- İmam Hüseyin (a.s)´dan Yezit´e biat etmesinin istenmesi ve bu konuda kendisine baskı yapılması.
2- Küfe halkının İmam Hüseyin (a.s)´ı Irak´a davet etmesi.
3- iyliği emretmek ve kötülükten alı koymak, vazifesini ifa etmek istemesi. zaten İmam Hüseyin (a.s) Medine´den çıktığı ilk günden itibaren bu sloganla hareket etmiştir.
Affedilmez Sessizlik
‘‘ İmam Hüseyin (a.s) buyurdu: Ey camaat! Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: Her hangi bir müslüman; Allah´ın haram kıldığını helal eden, Allah´ın ahdini bozan, Peygamberin kanununa ve sünnetine karşı çıkarak Allah´ın kulları arasında günah işleyip düşmanlık eden bir yönetici ile karşılaşır da, sözüyle ve davranışı ile böyle bir sultana karşı olduğunu belli etmezse, Allah, bu sessiz kimseyi o zalimin cezasina mahkum eder.``
Ey camaat! biliniz ki bunlar ( emevi oğulları) Allah´a itaat etmeyi terk edip şeytana uymayı kendilerine farz kılmışlardır. fesadı yayginlaştırmış, ilahi kanunları tatil etmişlerdir.Peygamberin Ehl-i beyt´ine ait olan hakka kendileri sahiplenmişlerdir. Ben müslüman toplumunu yönetmeye, dedemin dinini değiştiren bu fesatçi müfsitlere karşı ayaklanmaya harekete geçmeye herkesten daha layiğim...
Artık Hakka Amel Edilmiyor
İmam Hüseyin (a.s) buyuruyor: ´´zaman ters olmuş, açıkça kötülük yapılmakta, iyilikler ve faziletler tolumda yok edilmektedir. faziletlerden ancak su kabının dibinde kalan birkaç damlacıklar kadar kalmıştır, halk bayağı ve zilletli bir hayat sürdürmekte, yaşam sahnesi, otsuz ve taşlık bir bozkır gibi çetin ve sorunlu bir hale dönüştürülmüştür.´´
´´Görmez misiniz ki artık hakka amel edilmiyor, hakka uyulmuyor, batıldan sakınılmıyor? Böyle bir durumda imanli bir kişinin, Rabbine kavuşmayi arzulama hakki vardır. Böyle pis ve zilletli bir ortamda; ölümü ancak saadet ve zalimlerle yaşamayı ancak zillet olarak görüyorum:´´
 ´´Bu halk, dünyanın köleleridir. Din ise dillerinde laklağa olmuştur. Dini koruyup kullanmaları, müreffeh ve huzurlu bir yaşam temin etmeye yöneliktir. ancak sinav konumuna geldiklerinde dindarların sayısı az olacaktir...´´
Sünnetlerin Ortadan Kaldırılarak Bid’atların Yaygınlaştırılması
İmam Hüseyin (a.s) amcasi oğlu Müslüm bin Akil-i kufeye gönderdiği zaman onalara mektupda şöyle buyurdu:  ‘’Şimdi bu mektupla birlikte elçimi size gönderiyorum.Sizi Allah´ın kitabına ve Peygamber´in sünnetine davet ediyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz şartlarda Peygamber‘in sünneti tamamen ortadan kaldırılmış, bidatlar canlandırılmıştır, Eğer beni dinlerseniz sizi doğru yola hidayet edecegim! Allah´ın selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun!...´´
Yezit Ve Ailesi
Ebu sufyan, Hind ve Muaviye ailesinde yetişen çocuğun meziyetlerine bir bakalım. böyle bir ailenin kucağında yetişen ve böyle bir hanedanın put peres şirkin ve ahlaksız kültürü ile büyüyen Yezit,adına hükmetmek istediği islam dinine karşı, en ufak bir inanç duymuyordu. Yezit; toy, şehvetperest, başına buyruk, tedbirsiz, dar düşünceli. akılsız, kaygısız, ayyaş ve geri zekali bir gençti. Hükümetin başına geçmeden önce heveslerinin tutsağı ve aşırı arzularının bağımlısı olan Yezit, hükümetin başına geçtikten sonra babasi kadar bile islam´in dış görümünü koruyamadı. taşıdığı çirkin ve şehvet dolu ruhun etkisiyle islam mukaddesatını açıkça çiğniyor. şehvetini tatmin etmek için hiçbir şeyden çekinmiyordu. Yezit; alenen şarap içiyor, açıkta günah işliyordu. Sözde soyluların düzenlediği gece partilerine katılıyor, kadeh tokuşturarak utanmadan şu içerikte şiirler okuyordu.; ´´ Ey kadeh arkadaşlarım! kalkın hoş sedalı dansözleri dinleyin, peş peşe kadeh kaldirin, bilimsel ve edebi konuşmaları bırakın. Saz ve söz nağmeleri benim; ´´Ezan´´ ve ´´ Allah-u Ekber´´ nidasını duymama engel oluyor. Ben; cennet hurilerini şarap fıçısıyla deyiştirmeye hazırım. Bu hayasız davranışlarıyla islam´ın kutsiyetini küçümsüyordu! O´ Peygamberliği, Muhammed (s.a.a)´e vahiy geldiğini açıkça inkar ediyordu. Dedesi Ebu süfyan gibi her şeyin bir varsayimdan ibaret olduğunu sanıyordu. Nitekim dış görünüş itibariyle Ali oğlu Hüseyin (a.s)`i yendiğini sanarak şu içerikte şiirler okuyordu:
Hz. Resülullah (s.a.a)‘ı kast ederek şöyle saçmalıyordu. ´´ Haşim ( yani Resülullah) mülk ve hükümetle oynamıştır. ne gaybi alemden bir haber gelmiş ne de vahiy inmiştir!´´ sonra bedir savaşında islam serdarlarının eliyle atalarını kılıçtan geçirilmelerine duyduğu eskilere dayanan kinini kusarak, İmam Hüseyin (a.s)´ın şehadeti onun telafisi olduğunu dile getirmekten çekinmiyor utanıp arlanmadan şöyle diyordu.
 ´´ Keşke bedir de öldürülen büyüklerimiz şimdi yaşıyor olsalardı da; ´´ Aferin sana Yezit´´ deselerdi´´ diyordu.
İmam hüseyin (a.s)‘ın kıyamının hedefi Yezit gibi bir şahsiyetsiz soytarının şahsı değildi belki onun başında bulunduğu şirk zihniyetinin içerisinde barındırdığı, Tağut, Demokrasi, Laiklik, kırallıklar ve emperyalist beşeri zülüm sistemlerine karşıydı. Ve ayağa kalktı kıyam etti tüm yarenleri şehid oldu, tüm Ehl-i beyt hanımlarını kızlarını esir verdi  tek amacı Allah’ın kanunlarını topluma hakim kılmak ve insanlara kayıp ettikleri insani değerlerini kazandırmaktı.
Allah’umme Accil li veliyyikel ferec

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder