Bismillahirrahmanirrahim
´´ Biz ise, o
topraklarda ezilmiş olanlara lütfederek onları önderler yapmayı ve onları
mirasçılar kılmayı istiyoruz.´´ Kasas /5
Allah, gerek Gadir-i Hum‘u, gerekse Aşura kıyamını Mehdeviyyet inancının oluşumuna ve evrensel İlahi adaleti tüm dünya’ya hakim kılmasına vesile kılmıştır.. çünkü yüz yirmi dört bin Peygamber‘in suhuf ve Kitaplar vasıtasıyla getirdikleri İlah-i hükümlerin Peygamberler döneminde tüm insanlığı kaplayacak eksiksiz bir şekilde insanlığa ulaştırmak istemelerine rağmen İlahi hükümleri tam anlamıyla uygulamaya koyamadılar. Çünkü
toplumun
akıl, kültür ve sosyal yapısı buna müsait olmamamıstır. Özellikle zamanın Tağut,
Emperyalist, Kafir ve Şirk zihniyetli idareciler tarafindan şeytan‘ın fitne
fesad, gayriahlaki, zülüm, adaletsiz ve insanlık değerlerini yok ederek her
türlü şirk ve put perest kuralını uygulatmak istekleri, Allah ve O,nun
elçileriğle sürekli bir çatışma içerisinde olmuşlardır.dolayısıyla Allah nurunu
tamamlayacaktır, ancak putperest kafir diktatörler Allah’ın nurunu söndürmek ve
O nurun dünyanın her noktasına varmasına engel olmak için çaba göstermiş ve
bugünde göstermektedirler. Allah! Nübuvvet makamıyla bu nuru devam ettirip İmamet
makamıyla tamamalamak istemiştir. Onun için Allah, Gadir-i Hum-u Tevhid
inancının birinci sutunu, Aşura’nın sarsılmaz kıyamını ikinci sutunu ve Mehdevyyet
inancını ise üçüncü sutunu karar kılmıştır. Allah, Nübuvvet makamından sonra
İmamet makamını zorunlu kılmıştır. Çünkü eksiksiz gönderilen bu din kıyamet gününe
kadar aynı canlılığıya ve tahrif edilmeden devam etmesi gerekiyordu.hatta kıyamet
kopmadan bir gün dahi olsa siyasi, ahlaki, itikadi ve sosyal olarak eksiksiz
uygulanmasını takdir etmiştir. Çünkü kanun gönderen kendi kanunun evrensel
anlamda uygulanmasını istemektedir. Buda ancak İmamet makamına sahip olan masum
İmamların (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) onikincisi olan Hz. İmam Mehdi (
a.f) ile gerçekleşecektir. İmam Mehdi (a.f) evrensel adalet devletini
oluşturarak İlah-i Nur´u evrenin her bir ucre köşesine ulaştırıp Allah´ın
kanununu hakim kılacaktır. Mehdeviyyet’in evrensel anlayışının, Gadir-i Hum da ve
Kerbelada Aşura Kıyamında tecelli ettiğini görebiliyoruz.ve aynı şekilde
kerbelada İmam Hüseyin (a.s) ve yetmişbir yareninin şehadetinden sonra İmam
Hüseyin (a.s)´ın misyonluğunu ve bayraktarlığını yapma vazifesini yüklenen Hz.
Zeyneb ve Hz. İmam zeynelabidin (a.s)´ın tebligat metodunda zalim Yezit’in
tağut ve şirk sistemine karşı gerçekleştirdikleri ikinci büyük kıyamda da görebiliyoruz. yani İmam Ali (a.s) hakkının
gaspedilmesine rağmen İmam Mehdi (a.f)´ın İlah-i hükümetinin oluşmasına engel
olacak tehlikelere karşı sabır ve metanetle her türlü zülmü ve haksızlığı göğüsleyerek
Muhammed-i (s.a.a) İslam‘ın yok olmasına engel olarak canlı yaşamasını
sağlamıştı, Yezit döneminde Muhammed-i islam’ın yok olmasına ramak kala İmam Hüseyin
(a.s) yareneleriyle birlikte şehid olarak ve şehadetinden sonra tüm Ehl-i
beyt‘ini zalim, facir,tağut,şirk ve putperest düzenine esir vererek Muhammed-i
islamın temelini koruyarakHz.Mehdi (a.f)´in evrensel adelet devletinin sutununu
( direğini ) sarsılmasını engellemiştir. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin şehadetinden
sonra, Hz. Zeyneb´in esaret içerisinde olamasına rağmen Kufe de halka ve Kufe
valisi Mel’un Ziyad oğlu Ubeydullah’ın valilik sarayında, Şamda zalim, facir ve
putperest Muaviye oğlu Yezit’in yeşil sarayında zalimi temelden sarsan sözleri
bu ilahi hedefi korumuştur ve İmam
Zeynelabidin (a.s)´ın konuşmaları kafirlerin Allah’ın Velayet Nurunu söndürmek
istemelrine engel olmakla beraber İlah-i nur‘un Hz.Mehdi (a.f)‘ın eliyle tüm dünya
insanlarına ulaşacak olmasının temelini atmışlardır. Emevi zalimleri Gadir-i
Hum’la Kerbela kıyamının hakikatını tahrif etmek için var güçleriğle
çalışmışlardır. hatta İmam Hüseyin (a.s)‘ın mübarek mezarının nerde olduğunu
bile yıllarca gizlemişlerdir. Ehl-i beyt dostları İmam Hüseyin ve Kerbela
kıyamında gerçekleştirilen o büyük faciayı halkın unutması için Aşura günü tarihte
on büyük olayın gerçekleştiğini yaydılar: Hz. Nuhun gemisinın karaya oturması, Hz.Ademin
duasının kabul olması, Hz.Yusufun kuyudan kurtulması, Hz.Yunusun balığın
karnından kurtulması, Hz.İbrahimin ateşten kurtulması gibi mesnetsiz olayları yaydılar.
Ve ne yazık ki bugün de müslümanlar bunu bir
bayram havasında kutlamaktadırlar..dolayısıyla bugüne kadar hem emeviler
döneminde hem de daha sonra ki sürecte günümüze kadar zalim sulatalar ve
devletler tarafından Kerbela Kıyamını tahrif etmek ve Hz. Zeynebin sözlü
tebligatını yalanlayarak o şanlı kıyamın mesajını yok etmek isteseler de bunda
muvaffak olamadıkalrını
görmekteyiz. Çünkü Hz.
Zeyneb´in sözlerini İmamet mührüyle İmam Zeynelabidin (a.s) onaylamıştır.
İmamet’in mührü Allah’ın kendi mührüdür, hiç bir güç onu ne yalanlayabilir ne de
tahrif edebilir. Esaret içerisinde olmalarına rağmen Hz. Zeyneb (s.a) ve İmam
Zeynelabidin(a.s)´ın başlakttıkları ikinci o büyük tebligat kıyamında hep velayet´ten
ve gelecekte Allah´ın onlardan hesap soracağı,ve bunların tümünün temelinde İmam
Mehdi (a.f)´in zuhur edeceği ve İlah-i evrensel adalet devletini tüm dünyaya
hakim kılacağına vurgu yapmışlardır. şimdi İmam Hüseyin (a.s)´in şehadetinden
sonra Hz. Zeyneb (s.a) ve Hz. Imam Zeynelabidin (a.s)´ın tüm zamanların zalim,
tağut ve şirk düzenlerine karşı
başlattıkları ikinci kıyam ile verdikleri mucadele, ve tebligat yoluyla asırlar
ötesi, günümüze ve gelecekte İmam Mehdi (a.f)´in zuhuruna kadar ki insanlara
sundukları mesajı algılayarak olayları inceleyelim.
Kerbela Kıyam´ının
Mesajı
Genel olarak her
başkaldırı ve hareket ‘‘Kann‘‘ ve‘‘ Mesaj‘‘ olmak üzere iki bölümden oluşur.
‘‘ Kann‘‘ dan maksat
kanlı ve silahli başkaldırdır ki; O kutsal hedef uğruna ölüp öldürmeyi
gerektirir.
‘‘Mesaj‘‘ dan maksat
ise; kıyamın mesajını iletmek, hedef ve amaçlarını açıklamaktır.
Bir kıyamın başarıya
ulaşmasında ikinci bölümün önemi birincisinden daha az değildir. çünkü bir
kıyamın ülkeleri ve amaçları toplum düzeyine gerektiği gibi aktarılmazsa, o
kıyam halk desteyinden yoksun olur. kendi halinde unutulmuşluğa terk edilir.
genelde kıyam düşmanlarınca tahrif edilip değiştirlir.
İmam Hüseyin
(a.s)´ın mukaddes başkaldırışı incelendiğinde bu iki unsur tam olarak
görülmektedir. çünkü Aşura günü ikindi vaktine birinci bölüm, yani; kan,
şehadet, fedakarlık, isar, Tevhid ve Nubuvvet ahlak bölümünü oluşturmaktaydi.
Hareketin lideri, bayraktari da Ali (a.s) oglu Hüseyin (a.s) idi.
ikinci bölümü ise; Aşura´nın
ikindisinden itibaren başlar. Bayraktarlığını da İmam Zeynelabidin ve Zeyneb-i
Kubra (s.a) üstlenmişler dir. İmam Hüseyin (a.s)´ın kanlı şehadeti ve kıyamının
mesajıniı ateşli sözlerle halka ulaştırdılar. çirkin emevi hükümetinin yaptığı
rezillikleri her tarafa duyurdular.
Emevi yobaz diktatör,
fasik, facır, zalim ve din düsmanı batıl zihniyet sahibi Muaviye zamanından
itibaren Ehl-i beyt aleyhine yürüttükleri onca geniş çaplı propagandalar
dikkate alındığında şöyle sonuçlar aliriz.
Eğer İmam Hüseyin (a.s)´dan
geriye kalanlar, Onun başkaldırı mesajını halka ulaştırmasalardı ve Emevi
rezilliğini ifşa etmeselerdi hiç şüphesiz ki, zamanin satılmış İslam düşmanları
İmam´ın ölümsüz başkaldırınışını ve haraketini, tarih boyunca çürütecekler ve çehresini
farkli göstereceklerdi. Nitekim geçmişte bazıları İmam Hüseyin (a.s)´ın
zatüreden ve bazılarıda kanser hastalığının etkisiyle öldüyünü iddia
etmişlerdir. Ama şehitlerin efendisin den geriye kalanlar, Yezit´in aptalca kininin
yarattığı, esirlik döneminde yaptıkları ifşaat ile İmam Hüseyin (a.s)
düsmanlarina böyle bir tahrif ve hiyanet izni vermemiştir.
Özgürlükten bahseden
kerbela esirlerinin, kamoyunu aydınlatma ve İmam Hüseyin (a.s)´ın kıyamının
mesajın iletmede ifa ettikleri tarihi rölünün iyi anlaşılması içindir. Burada
esirlerden bahsederken iki paha biçilmez ve eğilip bükülmez yiğide bakmamiz
gerekiyor. birisi; kerbela hastasi Velayet ve Imamet´in dördüncü güneşi Hz. İmam
Zeynelabidin (a.s) ve Hz. Ali ve Fatima´nin reşit ve eğilmez kizi Hz. Zeyneb-i
Kubra (s.a) dır. Kerbela‘nin o feci ve elim olay ve müsibetine hangi insanın özellikle
hangi bacının yüreyinin kaldıra bileceği bir müsibetti. o kanlı ve yanlız çölde
İmam Hüseyin (a.s)´´ altı aylık süt emer yavrusu Ali Esğer mubarek ellerinde o nazenin boğazın dan hemde
iki başlık okla oklatılarak şehid edilmiş, tüm yarenleri tek tek kanlı meydan
da şehit olmuşlardır, Zeynebin cani ve ruhu bir ömür boyu biran kendisinden
ayrı kalmadığı her arzuladığında İmam Hüseyin (a.s)´ın mübarek sinesin de
nefesini rahatlatan Ali kizi Hz. Zeyneb kerbela´nın tüm o acısını Kufe‘ye ayak
basana kadar vucudunda hissetti, esirlerin elleri kollari ayaklari zincirlere
bağlanarak Kufe şehrine girip Kufelilerin Al-i Muhammed (s.a.a)´den alay edip
gülen ve şamata yapan Kufe toplumunu görene kadar Zeyneb-i Kubranın acısı çok
büyüktü, ve Kufe‘ye girşin den itibaren bütün acısını yüreyine gömdü. şimdi
artık kerbela‘nin ikinci boyutunu ( Kıyamını ) sahneye koyması gerekiyordu.
yani ikinci büyük kıyamın başlatma zamanıdır. Zeyneb-i Kubra’nın ağlama zamanı
değildir.Kufe halkının özellikle kandırılmış kadınlarının yaptıklari haraket ve
sözleri Zeyneb-i Kubra’yı dağlamıştı, ve İmam Ali´nin cesaret, iffet ve haya
abidesi kızı Zeyneb sanki babası Ali (a.s)´ın dili ve ses tonuyla başladı
konuşmaya.´´Bismillahirrahmanirrahim´´
herkes sus pus oldu nefesler göyüslerde hapsedildi;
Zeybeb-i Kubra (s.a)´ın
Kufe´lilere Hitabesi
Ey Kufeliler! Ey
düzenbaz hainler! gözlerinizin yaşı hic kurumasın! ağıtlarınız hiç kesilmesin,
sizler, tüm varlığını ören, sonra da ördüğünü yirtip parçalayan kadına benziyorsunuz,
Ne sözünüzün bir değeri, ne de yemininizin bir itibari vardır. boş laf
etmekten, kendinizi övmekten,açıkta cariyeler gibi yaltaklanmaktan ve gizli de
düşmanla işbirliği yapmaktan başka neyiniz vardır? Öbür dünya için ne kötü bir
azık hazırladınız, öfkesi Allah´ın cehennemin azabi, ( halk ağlıyordu ) Ağlıyormusunuz?
Evet ağlayın, Allah´a andolsun ki ağlamaya layıksınız. çok ağlayın, az gülün,
Satın aldığınız bu aşağılığa neden ağlamayacaksınız? bu aşağılık hiç bir suyla
yıkanmayacaktır. Peygamberin oğlunu, cennet gençlerinin efendisini öldürmekten
daha aşağılık ne olabilir, bir kişi öldürdünüz ki, yolunuzun ışığı, kara
günlerinizde yardımcınızdır.Ölünüz, utançtan başınızı önünüze eğiniz, gelecek
için hiçbirşey elde edemediniz, çünkü siz Allah´ın öfkesini aldiniz kendinize,
öyle bir şey yaptınız ki sanki gök yere inecek, yer yarilacak ve dağlar yere
gömülecek. Hangi kanı akıttığınızı biliyormusunuz? sokaklarda perdesiz
dolaştırdığınız bu kadınlar, bu kızlar kimlerdir biliyor musunuz? Allah Resülu´nün
ciğerni parçaladığınızı biliyormusunuz? ne kadar çirkin ve aptalca, çirkinliğiniz
tüm dünyayi kaplamıştır.gökten yere kan damlamasina şaşırıyormusunuz? ama
biliniz ki, kıyamet gününün alçaklığı daha beterdir, işlediğiniz suçun cezasını
hemen şimdi vermez, ama mazlumların kanını da karşılıksız bırakmaz, Allah her şeyin
hesabını tutar.´´Allah´a iman dalgalarıyla coşan, denizden güç alan ve yanık
bir yürekten çıkan bu etkileyici sözler her şeyi bir anda ters yüz etti.
duyanlar pişmanlık duyup hayıflanıyorlardi. böyle üzüntülü ve ibretli bir
ortamda
gözyaşlarıyla sakali
islanan Co´fi oğullarından bir kişi şu mealde bir şiir okudu:
‘‘ Bu ailenin oğulları
en iyi oğullardır ve bu aile evlatlarına hiçbir zaman zillet ve alcaklik lekesi
kondurulmamıştır.‘‘
Seyyid-i Sacidin İmam
Zeynelabidin (a.s) Hz. Zeynebe dönerek şöyle buyurdu: Aferin Halacığım sen muallimsiz
( öğretmensiz) alimesin ( yani hiç kimseden ders almadan büyük bir alimsin )
evet Hz. Zeyneb-i Kubra’nın öğretmeni Resülullah, İmam Ali, Hz. Fatıma ve
kardeşleri İmam Hasan ve Hüseyindir. Hz. Zeyneb Nübuvvet, İmamet ve Nübuvvet
ile İmametin bağlayıcı düğümü olan Hz. Fatime-tu Zehranın vahiy ve Velayet
nurunun nurlu kocağında terbiye edilerek yetişmiştir.
Hz. Zeneb-i Kubra (s.a)
Ubeydullah Bin Ziyad Sarayın da
Aşura olayından sonra
satılmış Yezit soytarıları bu yöntemden yararlanarak propaganda başlattılar. Yezit´in
zahiri zaferini Allah´ın isteği olarak göstermeye çalıştılar. Ubeydullah bin
Zyad ( Yezit´in Kufe valisi) İmam hüseyin (a.s) şehid edildikten sonra, olayı
halka duyurmak için herkesi camiye topladı. dini bir görünüme bürünerek konusmaya
başladi.
Allah´a Hamdolsun ki
Hakk´ı ortaya çıkardı ve müminlerin emiri Yezit´e yardım etti, ve yalancı oğlu
yalancıyı öldürdü.‘‘
Ancak karşısında ki
Hz. Zeyneb (s.a) ve İmam Zeynelabidin (a.s) düşmanın propaganda yöntemini
biliyorlardi. Emevi oğullarının bu fikir merkezini hedef alarak, düsüncelerini
gerekçeli ve sağlam sözlerle ezdiler. Yezit ve yandaşlarını bu davranışlarından
dolayı sorumlu tuttular. bu iki karşıt görüşün çarpıştığ yerlerden birisi de
İmam Hüseyin (a.s)‘ın ailesinden olan kadınlar ve çocukların Ubeydullahın sarayına
getirdikleri andı.o gün mel´un genel görüşme ugulaması yaparak, İmam Hüseyin
(a.s)´ın Mübarek başını ayaklarının arasına koymalarını emretti.o sırada çocuk
ve kadınlarıda saraya getirdiler. Hz. Zeynep eski elbiseler içerisinde etrafını
çocuk ve kadınlar sarmış biçimde saraya girerek itinasizca bir köşede oturdu.
onu gören Ubeydullah etrafını kadınların sardığı bu kadın kimdir diye
sordu.Zeyneb itina etmedi ve cevap vermedi. Ubeydullah tekrar sordu
cariyelerden biri O Islam Peygamberinin kızı Fatima´nın kızı zeyneb´dir. dedi.
mel´un Ubeydullah Zeyneb´e döndü
Allah´a hamdolsun ki
sizin aileyi rezil etti, öldürdü ve söylediğinizin yalan olduğunu gösterdi.
Zeyneb-i Kubra! Iffet
abidesi, Haya kurgusu, Şeref menbası, Nubuvvet ve Velayet sözcüsü, Hakkın dili,
Zalimin düşmanı Mazlumun yarı,Tüm zamanların Hanim efendisi, Ali ve Fatima kızı
Hasan ve Hüseyin bacısı onurlu bir şekilde ayağa kalktı Ali yiğitliğle, Ali sesiyle,
Ali sözüyle, Ali haykırışıyla, Ali cesaretiğle, Kur´an-i Kelam ve Muhammed-i
(s.a.a) edeb ile başladı konuşmaya;
Allah´a hamdolsun ki;
bizi Peygamber´iyle ( bizim ailemizden seçerek) saygın kıldı ve bizi tertemiz
eyledi. Fasıktan
başkası rezil olmaz ve
kötü işler yapandan başkası yalan söylemez. kötü şeyler yapan biz değiliz, diğerleridir.
Övgü sadece Allah´a mahsustur.‘‘
Ubeydullah dedi:
Gördün mü Allah ailenize ne yapti?´´
Zeyneb-i Kubra!
kafirin kalbini kahreden Cevap verdi:
Biz güzellikten başka
hiç bir şey görmedik!
Onlar öyle kimselerdi
ki ( Kerbela Şehidleri) Allah öldürülmelerini mukadder kılmıştı. Onlar da itaat
edip ebedi istirahat yerlerine koştular. Pek yakında Allah onlarla seni
karşılaştıracaktır. Onlar seni Allah katına şikayet edeceklerdir. şimdi o gün
kimin zafer kazanacağını düşün, anan yasında otursun ey mercane‘nin oğlu.´´
İbni Ziyad çok kızdı.
bu sözlerinden dolayı Zeynebi cezalandirmak isterken orada bulunanlardan ´´Amr
bin Haris´´ ey emir dedi. bu bir kadındır, kadınlar söylediklerinden dolayı
cezalandırılmazlar.
İbni Ziyad bir kez
daha Zeyneb´i muhatap kılarak dedi:
Allah yüreğime, emir
dinlemeyen kardeşini ve isyancı aileni öldürerek huzur verdi.
Zeyneb-i Kubra: Canıma
andolsun ki; reisimi öldürdün,fidanimi kestin,kökümü söktün,eğer sana huzur
veriyorsa huzuru bul. Hz. Zeyneb´in
güzel konuşmasının etkisinde kalan Ubeydullah öfkeli ve alaylı bir tavırla
dedi:
Buda babasi gibi
konuşmaktadır.Yemin olsun ki baban da şairdi, seciyeli konuşurdu.
Zeyneb-i Kubra: Kadının
seciyeli konuşmasi nesine.`` Ziyad oğlu zahiri manada askeri cephede yenilen
herkesin rezil olduğunu vurgulamak istiyordu. çünkü ona göre haklı olsaydı
cephede kazanırdı.
Zeyneb-i Kubra (s.a)
Ziyad oğlunun hangi bakış açısıyla konuştuğunu iyi biliyordu, onun fikri
dayanağını ezdi ve bu sözleriyle ´´Şeref
ve Fazilet´´ ölçüsünü zahiri güç değil hakikat arama, hakikat isteme olduğunu
gösterdi. Zeyneb-i Kubra (s.a) Allah yolunda ölenin rezil olmadığını, esas
zülum edip haktan sapanın rezil olduğunu ilan etti.
Hz. Zeyneb-i Kubra
(s.a) ve Esir Hanimlar Zalimin Yezit´in Yesil Sarayinda
Yezit esirleri
şehitlerin kafaları ile birlikte Şam´a göndermelerini emretti. Esirler kervanı
Şam´a doğru haraket etti. Kufe ile Şam arası tam bin kilometredir. esirler
kervanı köylerde kasabalarda hakarete uğratılarak çölleri aşarak götürüldüler.
Ziyad oğlunun memurları çok sert, kaba ve acımasız kimselerdi yol boyu Ehl-i
beyt´i Resülullah`a acimadan döverek her türlü hakareti ederek götürdüler. Şam’ın
yeşil sarayı zafer habercisi olan bu kervanı sabırsızca bekliyordu.Şam halkı
Muaviye döneminde tam kırk yil Resülullah´in Ehl-i beyt´ine karşı kin ve
nefretle eğitilmişlerdir. Şam yeşil sarayının önüne getirildiler ve saatlerce
saray kapısında bekletilidiler. Resülullah yavruları ve daha sonra yığınların arasından
geçirilerek, caddeler sokaklar dolaştırılarak, Yezit zalim hükümetinin yüksek
yeşıl sarayına uğurlandılar. saraylılar özel yerlerine oturmuş Yezit özel
tahtına kurulmuş tam bir kibirle esirleri görmeye hazırdı. Kufe de Ubeydullah
meclisinin aksine Yezit meclisine her kes girmemiştir. ülkenin ileri gelenleri;
kabile reisleri ve bazı yabancı temsilciler hazır bulunuyordu. bu nedenle
fevkilade önemli bir meclisiti. Esirler saraya getirilip kendilerine ayrilan
yere yerleştirildiler. Yezit Peygamber ailesinden olan esirleri önünde
durduklarını görünce Imam Hüseyin (a.s)´ın mübarek başının leğen içinde önüne
konulmasını emretti. biraz sonra elindeki çubuğuyla İmam (a.s)‘ın mübarek dudaklarına
ve dişlerine vuruyordu, ve Abdullah b. Zübe´ri sehmi´nin kafirliği döneminde
kendisi için söylediği cahiliye kinini anlatan şu şiirini başaladı okumaya:
‘‘Keşke bedir´de hazır
bulunan hazrec kabilesinin oklariyla oklanan büyüklerim bu gün bu mecliste
bulunsalardı da sevinerek; Yezit elin dert görmesin, Ali oğullarına bedir
gününün cezasını tattırdın ve onlardan kanımızın öcünü aldın, deselerdi.´´
Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a)´in!
Tağut ve Şirk´in Yeşil Saray´ın da Küfür ve Zalim‘in Belini Kıran Konuşması
Eğer meclis burada son
bulsaydı, Yezit kazanırdı veya onun emriyle olanlar pek de çirkin görülmezdi.
ama Hz.Zeyneb işin bu şekilde son bulmasına izin vermedi.Yezit´in sevinç nedeni
sandığı şeyi zehirden daha acı kıldı. onun gerçek yüzünü orada hazır bulunanlara
gösterdi.önlerinde şu ayakta duranların, şimdi Yezit´in, O´nun adına halkı
yönettiği yüce Peygamber´in kızları olduklarını anlattı. Zeyneb (s.a) tam bir
cesaret ve yiğitlikle yezit´e hitaben konuşmaya başladı:
Allah ve Resül-u dogru
buyurmuşlardır:
Kötülük yapanlar
sonunda; Allah´ın ayetlerini yalan okuyor ve onları alaya alıyorlardı. Yezit!
yeri göyü bize daraltarak esirler gibi şehir şehir dolaştırarak, bizi rezil,
kendini aziz kıldığını mı sanıyorsun? böyle yapmakla kıymetinin arttığını mı
sanıyorsun ki; bu şekil de gururla kıvranıyor, kibir satıyorsun? Gücünün
yerinde ve saltanatının muazzam olduğunu görüp derine sığmıyorsun. Bilmiyorsun
ki sana verilen bu fırsat,içini olduğu gibi açığa vurman içindir. Allah´ın şu
buyruğunu unutmuşsun:
Kafirler kendilerine
verdiğimiz bu mühletin kendileri için yararlı olduğunu sanıyorlar. biz onlara
mühlet veriyoruz ki günah yüklerini dahada ağırlaştırsınlar. işte o zaman alcaklık
ve rüsvalık kaynağı olan azaba ulaşırlar.
Ey serbest
bırakılmışların oğlu! Bu adalet midir ki; senin kadınların, kızların, cariyelerin
izzet perdesi arkasında otururken, Peygamber‘in kızlarını esir edesin, onların
saygınlık perdesini yırtasın, seslerini boğazlarına tıkayasın ve yabancı
erkekler onları develerin sırtında şehirden şehire dolaştırsınlar?! Ne kimse
onlara sığınma vermekte, ne korumakta ne de erkeklerinden bir koruyucu onlara
eşlik etmekte! Halk ise şuradan buradan onları seyretmek için toplanmış!
Ancak göysü bize karşı
kinle, öfkeyle dolan birisinden bundan başka ne beklenebilir? keşke bedir´ de
öldürülen atalarım burada olsaydı, diyorsun ve bunu söylerken de çubukla
Peygamber oğlunun dudaklarına vuruyorsun! Büyük bir günah işlediğin, kötü bir
davranışta bulunduğun hiç mi hiç aklına gelmiyor! Neden yapmayasın! sen yeryüzünün
yıdızları olan Peygamber evlatlarının ve Abdülmuttalib ailesinin kanını
dökmekle iki ailenin düşmanlığını yeniledin. Sevinme, çünkü pek yakında
Allah´ın huzuruna çıkacaksın. İşte o zaman; ( maksat Hz. Imam Mehdi (a.f )
devletinde yargılanması için azgın zalimleri ric´at ettirecek diriltip
gönderecek ve dünyevi hesapları için yargılanıp cezalarını çekmeleri için)
keşke kör ve dilsiz olsaydım da bu günü görmeseydim; keşke dedelerim bu
mecliste hazır olsaydı sevinçten derilerine sığmazlardı demeseydim, diye arzu
edeceksin. Allah´ım! hakkımızı ve bize zülmedenlerden öcümüzü sen al.!
Allah´a andolsun ki,
derini yırttın kulağını kopardın, Allah´ın Resül-u ve evlatları ve ailesi Hakk´ın
lütuf ve rahmeti sayesinde yerlerini alacakları gün, sen daha çok rüsva olarak
onların önünde duracaksın. O gün bir gündür ki Allah vaadini uygulayacaktır.
Her birisi bir köşe de kan içinde uyuyan bu zülme uğramışları bir araya
getirecektir. O´nun kendisi Buyuruyor ki:
Allah
yolunda öldürülenlerin ölü olduğunu sanmayın, hayır, onlar canlılar ve Rabblerinin
nimetlerinden yararlanıyorlar.
Ama seni bu şekilde;
haksızca Müslümanlar´ın boynuna bindiren adam ( Muaviye), davacının Muhammed
(s.a.a) ve Hakim‘in ise Allah olacağı o günde, işlediğin cinayetlerin tanığı
ellerin ve ayakaların olduğu hak mahkamesinde, hangimizin daha bedbaht ve daha
korunmasız olduğunu görecek.
Yezit! Ey Allah´ın
düsmanı! Allah´a andolsun ki sen, benim gözümde kınamama değmeyecek kadar
değersiz, tahkir edemeyeceğim kadar küçüksün. Ama ne yapayım ki yas, gözlerde
tomurcuklanmış, ah göğüste alevlenmekte. Hüseyin (a.s) öldürüldükten sonra,
şeytan hizbi Müslümanlar´ın Beytü´l malından mükafat almak için Peygamber
ailesinin saygınlığını çiğneyerek bizi Kufe´den, akılsızlar partisinin sarayına
girdikten sonra, bu cellatların elleri kanımıza bulaşıp ağızları etimizin
parçalarıyla dolduktan sonra, yırtıcı kurtlar o temiz gövdelerin etrafında
uladıktan sonra, seni kınamak hangi derde derman olur.
Eğer bizi öldürmekle,
esir etmekle bir yarar sağladığını sanıyorsan, pek yakında yarar sandığın şeyin
zarardan başka bir şey olmadığını göreceksin. o gün sen Ziyad oğlunu yardıma
çagıracaksın. Ziyad oğlu da sen den yardım isteyecek! Sen ve izliğicilerin
Allah´ın adalet ölçüsü önünde toplanacaksınız, o gün, Muaviye´nin senin için
hazırladığı, en iyi yol azığının Peygamber evlatlarını öldürmek olduğunu
göreceksin.( Hz. Imam Mehdi (a.f) anası fatime`tuzzehra ve ceddi Imam Hüseyin
(a.s)´ın intikamını zalimlerden aldığında evet zalimlerin yardımına hiç kimse
koşamayacak) Yemin ederim ki ben Allah´tan başkasından korkmuyorum ve O´ndan
başkasına şikayet etmiyorum. Her ne istiyorsan yap! Tüm hilelerini kullan! Tüm
düşmanlığını göster! Allah´a andolsun ki anlına vurulan bu alçaklık lekesi hiç
bir zaman hiç bir şekilde temizlenmeyecektir.
Allah´a hamdolsun ki;
cennet gençlerinin efendilerinin vazifesine saadetle son verdi ve cenneti
onlara vacip kıldı. Allah´tan onların rütbesini daha da yüceltmesini, onlara
olan rahmetini daha da artırmasını diliyorum. çünkü O, güçlü bir koruyucu ve
yardımcıdır.´´
Yanık bir ciğer ve
takva dolu bir yürekten güç alan bu sözlerin etki edeceği bellidir. en taş yürekli
insan bile iman ve takva ile karşılaştığında kendi güçsüzlüğünü ve rakibinin gücünü
görüp anlar. ve bir an için dahi olsa karar vermekten aciz kalır. Tüm sarayı
ölümcül bir sessizlik kapladi. Yezit, orada bulunanların yüzlerinde ki
memnuniyetsizlik belirtilerini gördü. Allah mercane oğlunu öldürsün, ben
hüseyin´in öldürülmesine razı değildim..dedi: Ali´nin yiğit Kızı Hz.Zeyneb
zalim ve facirler her zaman yalan konuşmayı kendilerine kurtuluş kapısı
görmüşlerdir. bu çıkışıyla mecliste bulunanlara Yezit´in bir yalancı olduğunu
ve Imam Hüseyin (a.s)´ın ölüm fermanını kendisinin verdiğini beyan etmiştir.
Evet Hz.Zeynep dedesi
Hz. Resülullah, babası İmam Ali, ve annesi Hz. Fatime kucağında ve kardeşleri
İmam Hasan ve Hüseyin (a.s)‘ın yanında nübuvvet ve İmamet nuruyla terbiye
edilmiştir.
Zeyneb-i Kubra’nın verdiği mesaj şudur, hangi
çağda, ve hangi zalim sulta devletin bayrağının altında yaşıyorsan yaşa önünde
üç yol vardir.
A-Ya Huseyni
olacaksin; Zalim, tağut, ve şirk zihniyetine karşı kıyam ederek şehadet
şerbetini içeceksin..!
B-Ya Yezid´i
olacaksın; Büyük şeytan Abd, Siyonist Israil ve Emperyalistlere uşaklık eden
müslüman ülkelerinin başında ki satılmış liderlerin uyguladıkları tağutun zülmüne boyun
eğerek alçakça yaşayacaksın…!
C- Ya Zeyneb-i
olacaksın; Zamanın tüm zalim ve
tağutlarına karşı imanınla mucadele ederek onurlu ve izzetli yaşayacaksın.
Allahumme Accil li-veliyyikel
ferec
Tevekkül EROL
Y A Z A R I N D İ Ğ E R Y A Z I L A R I
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder