27 Aralık 2012 Perşembe

KERBELA KIYAM´ININ GERCEGI-3

Bismillahirrahmanirrahim
´´ Biz ise, o topraklarda ezilmiş olanlara lütfederek onları önderler yapmayı ve onları mirasçılar kılmayı istiyoruz.´´ Kasas /5

İmam Mehdi ( a.f ) ´in Evrensel Adelet DevletininTemel inancı olan Mehdeviyyet

Allah, gerek Gadir-i Hum‘u, gerekse Aşura kıyamını Mehdeviyyet inancının oluşumuna ve evrensel İlahi adaleti tüm dünya’ya hakim kılmasına vesile kılmıştır.. çünkü yüz yirmi dört bin Peygamber‘in suhuf ve Kitaplar vasıtasıyla getirdikleri İlah-i hükümlerin Peygamberler döneminde tüm insanlığı kaplayacak eksiksiz bir şekilde insanlığa ulaştırmak istemelerine rağmen İlahi hükümleri tam anlamıyla uygulamaya koyamadılar. Çünkü
toplumun akıl, kültür ve sosyal yapısı buna müsait olmamamıstır. Özellikle zamanın Tağut, Emperyalist, Kafir ve Şirk zihniyetli idareciler tarafindan şeytan‘ın fitne fesad, gayriahlaki, zülüm, adaletsiz ve insanlık değerlerini yok ederek her türlü şirk ve put perest kuralını uygulatmak istekleri, Allah ve O,nun elçileriğle sürekli bir çatışma içerisinde olmuşlardır.dolayısıyla Allah nurunu tamamlayacaktır, ancak putperest kafir diktatörler Allah’ın nurunu söndürmek ve O nurun dünyanın her noktasına varmasına engel olmak için çaba göstermiş ve bugünde göstermektedirler. Allah! Nübuvvet makamıyla bu nuru devam ettirip İmamet makamıyla tamamalamak istemiştir. Onun için Allah, Gadir-i Hum-u Tevhid inancının birinci sutunu, Aşura’nın sarsılmaz kıyamını ikinci sutunu ve Mehdevyyet inancını ise üçüncü sutunu karar kılmıştır. Allah, Nübuvvet makamından sonra İmamet makamını zorunlu kılmıştır. Çünkü eksiksiz gönderilen bu din kıyamet gününe kadar aynı canlılığıya ve tahrif edilmeden devam etmesi gerekiyordu.hatta kıyamet kopmadan bir gün dahi olsa siyasi, ahlaki, itikadi ve sosyal olarak eksiksiz uygulanmasını takdir etmiştir. Çünkü kanun gönderen kendi kanunun evrensel anlamda uygulanmasını istemektedir. Buda ancak İmamet makamına sahip olan masum İmamların (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) onikincisi olan Hz. İmam Mehdi ( a.f) ile gerçekleşecektir. İmam Mehdi (a.f) evrensel adalet devletini oluşturarak İlah-i Nur´u evrenin her bir ucre köşesine ulaştırıp Allah´ın kanununu hakim kılacaktır. Mehdeviyyet’in evrensel anlayışının, Gadir-i Hum da ve Kerbelada Aşura Kıyamında tecelli ettiğini görebiliyoruz.ve aynı şekilde kerbelada İmam Hüseyin (a.s) ve yetmişbir yareninin şehadetinden sonra İmam Hüseyin (a.s)´ın misyonluğunu ve bayraktarlığını yapma vazifesini yüklenen Hz. Zeyneb ve Hz. İmam zeynelabidin (a.s)´ın tebligat metodunda zalim Yezit’in tağut ve şirk sistemine karşı gerçekleştirdikleri ikinci büyük kıyamda da görebiliyoruz. yani İmam Ali (a.s) hakkının gaspedilmesine rağmen İmam Mehdi (a.f)´ın İlah-i hükümetinin oluşmasına engel olacak tehlikelere karşı sabır ve metanetle her türlü zülmü ve haksızlığı göğüsleyerek Muhammed-i (s.a.a) İslam‘ın yok olmasına engel olarak canlı yaşamasını sağlamıştı, Yezit döneminde Muhammed-i islam’ın yok olmasına ramak kala İmam Hüseyin (a.s) yareneleriyle birlikte şehid olarak ve şehadetinden sonra tüm Ehl-i beyt‘ini zalim, facir,tağut,şirk ve putperest düzenine esir vererek Muhammed-i islamın temelini koruyarakHz.Mehdi (a.f)´in evrensel adelet devletinin sutununu ( direğini ) sarsılmasını engellemiştir. İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin şehadetinden sonra, Hz. Zeyneb´in esaret içerisinde olamasına rağmen Kufe de halka ve Kufe valisi Mel’un Ziyad oğlu Ubeydullah’ın valilik sarayında, Şamda zalim, facir ve putperest Muaviye oğlu Yezit’in yeşil sarayında zalimi temelden sarsan sözleri bu ilahi hedefi korumuştur  ve İmam Zeynelabidin (a.s)´ın konuşmaları kafirlerin Allah’ın Velayet Nurunu söndürmek istemelrine engel olmakla beraber İlah-i nur‘un Hz.Mehdi (a.f)‘ın eliyle tüm dünya insanlarına ulaşacak olmasının temelini atmışlardır. Emevi zalimleri Gadir-i Hum’la Kerbela kıyamının hakikatını tahrif etmek için var güçleriğle çalışmışlardır. hatta İmam Hüseyin (a.s)‘ın mübarek mezarının nerde olduğunu bile yıllarca gizlemişlerdir. Ehl-i beyt dostları İmam Hüseyin ve Kerbela kıyamında gerçekleştirilen o büyük faciayı halkın unutması için Aşura günü tarihte on büyük olayın gerçekleştiğini yaydılar: Hz. Nuhun gemisinın karaya oturması, Hz.Ademin duasının kabul olması, Hz.Yusufun kuyudan kurtulması, Hz.Yunusun balığın karnından kurtulması, Hz.İbrahimin ateşten kurtulması gibi mesnetsiz olayları yaydılar.
 Ve ne yazık ki bugün de müslümanlar bunu bir bayram havasında kutlamaktadırlar..dolayısıyla bugüne kadar hem emeviler döneminde hem de daha sonra ki sürecte günümüze kadar zalim sulatalar ve devletler tarafından Kerbela Kıyamını tahrif etmek ve Hz. Zeynebin sözlü tebligatını yalanlayarak o şanlı kıyamın mesajını yok etmek isteseler de bunda muvaffak olamadıkalrını
görmekteyiz. Çünkü Hz. Zeyneb´in sözlerini İmamet mührüyle İmam Zeynelabidin (a.s) onaylamıştır. İmamet’in mührü Allah’ın kendi mührüdür, hiç bir güç onu ne yalanlayabilir ne de tahrif edebilir. Esaret içerisinde olmalarına rağmen Hz. Zeyneb (s.a) ve İmam Zeynelabidin(a.s)´ın başlakttıkları ikinci o büyük tebligat kıyamında hep velayet´ten ve gelecekte Allah´ın onlardan hesap soracağı,ve bunların tümünün temelinde İmam Mehdi (a.f)´in zuhur edeceği ve İlah-i evrensel adalet devletini tüm dünyaya hakim kılacağına vurgu yapmışlardır. şimdi İmam Hüseyin (a.s)´in şehadetinden sonra Hz. Zeyneb (s.a) ve Hz. Imam Zeynelabidin (a.s)´ın tüm zamanların zalim, tağut  ve şirk düzenlerine karşı başlattıkları ikinci kıyam ile verdikleri mucadele, ve tebligat yoluyla asırlar ötesi, günümüze ve gelecekte İmam Mehdi (a.f)´in zuhuruna kadar ki insanlara sundukları mesajı algılayarak olayları inceleyelim.

Kerbela Kıyam´ının Mesajı
Genel olarak her başkaldırı ve hareket ‘‘Kann‘‘ ve‘‘ Mesaj‘‘ olmak üzere iki bölümden oluşur.
‘‘ Kann‘‘ dan maksat kanlı ve silahli başkaldırdır ki; O kutsal hedef uğruna ölüp öldürmeyi gerektirir.
‘‘Mesaj‘‘ dan maksat ise; kıyamın mesajını iletmek, hedef ve amaçlarını açıklamaktır.
Bir kıyamın başarıya ulaşmasında ikinci bölümün önemi birincisinden daha az değildir. çünkü bir kıyamın ülkeleri ve amaçları toplum düzeyine gerektiği gibi aktarılmazsa, o kıyam halk desteyinden yoksun olur. kendi halinde unutulmuşluğa terk edilir. genelde kıyam düşmanlarınca tahrif edilip değiştirlir.
İmam Hüseyin (a.s)´ın mukaddes başkaldırışı incelendiğinde bu iki unsur tam olarak görülmektedir. çünkü Aşura günü ikindi vaktine birinci bölüm, yani; kan, şehadet, fedakarlık, isar, Tevhid ve Nubuvvet ahlak bölümünü oluşturmaktaydi. Hareketin lideri, bayraktari da Ali (a.s) oglu Hüseyin (a.s) idi.
ikinci bölümü ise; Aşura´nın ikindisinden itibaren başlar. Bayraktarlığını da İmam Zeynelabidin ve Zeyneb-i Kubra (s.a) üstlenmişler dir. İmam Hüseyin (a.s)´ın kanlı şehadeti ve kıyamının mesajıniı ateşli sözlerle halka ulaştırdılar. çirkin emevi hükümetinin yaptığı rezillikleri her tarafa duyurdular.
Emevi yobaz diktatör, fasik, facır, zalim ve din düsmanı batıl zihniyet sahibi Muaviye zamanından itibaren Ehl-i beyt aleyhine yürüttükleri onca geniş çaplı propagandalar dikkate alındığında şöyle sonuçlar aliriz.
Eğer İmam Hüseyin (a.s)´dan geriye kalanlar, Onun başkaldırı mesajını halka ulaştırmasalardı ve Emevi rezilliğini ifşa etmeselerdi hiç şüphesiz ki, zamanin satılmış İslam düşmanları İmam´ın ölümsüz başkaldırınışını ve haraketini, tarih boyunca çürütecekler ve çehresini farkli göstereceklerdi. Nitekim geçmişte bazıları İmam Hüseyin (a.s)´ın zatüreden ve bazılarıda kanser hastalığının etkisiyle öldüyünü iddia etmişlerdir. Ama şehitlerin efendisin den geriye kalanlar, Yezit´in aptalca kininin yarattığı, esirlik döneminde yaptıkları ifşaat ile İmam Hüseyin (a.s) düsmanlarina böyle bir tahrif ve hiyanet izni vermemiştir.
Özgürlükten bahseden kerbela esirlerinin, kamoyunu aydınlatma ve İmam Hüseyin (a.s)´ın kıyamının mesajın iletmede ifa ettikleri tarihi rölünün iyi anlaşılması içindir. Burada esirlerden bahsederken iki paha biçilmez ve eğilip bükülmez yiğide bakmamiz gerekiyor. birisi; kerbela hastasi Velayet ve Imamet´in dördüncü güneşi Hz. İmam Zeynelabidin (a.s) ve Hz. Ali ve Fatima´nin reşit ve eğilmez kizi Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a) dır. Kerbela‘nin o feci ve elim olay ve müsibetine hangi insanın özellikle hangi bacının yüreyinin kaldıra bileceği bir müsibetti. o kanlı ve yanlız çölde İmam Hüseyin (a.s)´´ altı aylık süt emer yavrusu Ali Esğer  mubarek ellerinde o nazenin boğazın dan hemde iki başlık okla oklatılarak şehid edilmiş, tüm yarenleri tek tek kanlı meydan da şehit olmuşlardır, Zeynebin cani ve ruhu bir ömür boyu biran kendisinden ayrı kalmadığı her arzuladığında İmam Hüseyin (a.s)´ın mübarek sinesin de nefesini rahatlatan Ali kizi Hz. Zeyneb kerbela´nın tüm o acısını Kufe‘ye ayak basana kadar vucudunda hissetti, esirlerin elleri kollari ayaklari zincirlere bağlanarak Kufe şehrine girip Kufelilerin Al-i Muhammed (s.a.a)´den alay edip gülen ve şamata yapan Kufe toplumunu görene kadar Zeyneb-i Kubranın acısı çok büyüktü, ve Kufe‘ye girşin den itibaren bütün acısını yüreyine gömdü. şimdi artık kerbela‘nin ikinci boyutunu ( Kıyamını ) sahneye koyması gerekiyordu. yani ikinci büyük kıyamın başlatma zamanıdır. Zeyneb-i Kubra’nın ağlama zamanı değildir.Kufe halkının özellikle kandırılmış kadınlarının yaptıklari haraket ve sözleri Zeyneb-i Kubra’yı dağlamıştı, ve İmam Ali´nin cesaret, iffet ve haya abidesi kızı Zeyneb sanki babası Ali (a.s)´ın dili ve ses tonuyla başladı konuşmaya.´´Bismillahirrahmanirrahim´´ herkes sus pus oldu nefesler göyüslerde hapsedildi; 

Zeybeb-i Kubra (s.a)´ın Kufe´lilere Hitabesi
Ey Kufeliler! Ey düzenbaz hainler! gözlerinizin yaşı hic kurumasın! ağıtlarınız hiç kesilmesin, sizler, tüm varlığını ören, sonra da ördüğünü yirtip parçalayan kadına benziyorsunuz, Ne sözünüzün bir değeri, ne de yemininizin bir itibari vardır. boş laf etmekten, kendinizi övmekten,açıkta cariyeler gibi yaltaklanmaktan ve gizli de düşmanla işbirliği yapmaktan başka neyiniz vardır? Öbür dünya için ne kötü bir azık hazırladınız, öfkesi Allah´ın cehennemin azabi, ( halk ağlıyordu ) Ağlıyormusunuz? Evet ağlayın, Allah´a andolsun ki ağlamaya layıksınız. çok ağlayın, az gülün, Satın aldığınız bu aşağılığa neden ağlamayacaksınız? bu aşağılık hiç bir suyla yıkanmayacaktır. Peygamberin oğlunu, cennet gençlerinin efendisini öldürmekten daha aşağılık ne olabilir, bir kişi öldürdünüz ki, yolunuzun ışığı, kara günlerinizde yardımcınızdır.Ölünüz, utançtan başınızı önünüze eğiniz, gelecek için hiçbirşey elde edemediniz, çünkü siz Allah´ın öfkesini aldiniz kendinize, öyle bir şey yaptınız ki sanki gök yere inecek, yer yarilacak ve dağlar yere gömülecek. Hangi kanı akıttığınızı biliyormusunuz? sokaklarda perdesiz dolaştırdığınız bu kadınlar, bu kızlar kimlerdir biliyor musunuz? Allah Resülu´nün ciğerni parçaladığınızı biliyormusunuz? ne kadar çirkin ve aptalca, çirkinliğiniz tüm dünyayi kaplamıştır.gökten yere kan damlamasina şaşırıyormusunuz? ama biliniz ki, kıyamet gününün alçaklığı daha beterdir, işlediğiniz suçun cezasını hemen şimdi vermez, ama mazlumların kanını da karşılıksız bırakmaz, Allah her şeyin hesabını tutar.´´Allah´a iman dalgalarıyla coşan, denizden güç alan ve yanık bir yürekten çıkan bu etkileyici sözler her şeyi bir anda ters yüz etti. duyanlar pişmanlık duyup hayıflanıyorlardi. böyle üzüntülü ve ibretli bir ortamda  
gözyaşlarıyla sakali islanan Co´fi oğullarından bir kişi şu mealde bir şiir okudu:
‘‘ Bu ailenin oğulları en iyi oğullardır ve bu aile evlatlarına hiçbir zaman zillet ve alcaklik lekesi kondurulmamıştır.‘‘
Seyyid-i Sacidin İmam Zeynelabidin (a.s) Hz. Zeynebe dönerek şöyle buyurdu: Aferin Halacığım sen muallimsiz ( öğretmensiz) alimesin ( yani hiç kimseden ders almadan büyük bir alimsin ) evet Hz. Zeyneb-i Kubra’nın öğretmeni Resülullah, İmam Ali, Hz. Fatıma ve kardeşleri İmam Hasan ve Hüseyindir. Hz. Zeyneb Nübuvvet, İmamet ve Nübuvvet ile İmametin bağlayıcı düğümü olan Hz. Fatime-tu Zehranın vahiy ve Velayet nurunun nurlu kocağında terbiye edilerek yetişmiştir.

Hz. Zeneb-i Kubra (s.a) Ubeydullah Bin Ziyad Sarayın da
Aşura olayından sonra satılmış Yezit soytarıları bu yöntemden yararlanarak propaganda başlattılar. Yezit´in zahiri zaferini Allah´ın isteği olarak göstermeye çalıştılar. Ubeydullah bin Zyad ( Yezit´in Kufe valisi) İmam hüseyin (a.s) şehid edildikten sonra, olayı halka duyurmak için herkesi camiye topladı. dini bir görünüme bürünerek konusmaya başladi.
Allah´a Hamdolsun ki Hakk´ı ortaya çıkardı ve müminlerin emiri Yezit´e yardım etti, ve yalancı oğlu yalancıyı öldürdü.‘‘
Ancak karşısında ki Hz. Zeyneb (s.a) ve İmam Zeynelabidin (a.s) düşmanın propaganda yöntemini biliyorlardi. Emevi oğullarının bu fikir merkezini hedef alarak, düsüncelerini gerekçeli ve sağlam sözlerle ezdiler. Yezit ve yandaşlarını bu davranışlarından dolayı sorumlu tuttular. bu iki karşıt görüşün çarpıştığ yerlerden birisi de İmam Hüseyin (a.s)‘ın ailesinden olan kadınlar ve çocukların Ubeydullahın sarayına getirdikleri andı.o gün mel´un genel görüşme ugulaması yaparak, İmam Hüseyin (a.s)´ın Mübarek başını ayaklarının arasına koymalarını emretti.o sırada çocuk ve kadınlarıda saraya getirdiler. Hz. Zeynep eski elbiseler içerisinde etrafını çocuk ve kadınlar sarmış biçimde saraya girerek itinasizca bir köşede oturdu. onu gören Ubeydullah etrafını kadınların sardığı bu kadın kimdir diye sordu.Zeyneb itina etmedi ve cevap vermedi. Ubeydullah tekrar sordu cariyelerden biri O Islam Peygamberinin kızı Fatima´nın kızı zeyneb´dir. dedi. mel´un Ubeydullah Zeyneb´e döndü
Allah´a hamdolsun ki sizin aileyi rezil etti, öldürdü ve söylediğinizin yalan olduğunu gösterdi.
Zeyneb-i Kubra! Iffet abidesi, Haya kurgusu, Şeref menbası, Nubuvvet ve Velayet sözcüsü, Hakkın dili, Zalimin düşmanı Mazlumun yarı,Tüm zamanların Hanim efendisi, Ali ve Fatima kızı Hasan ve Hüseyin bacısı onurlu bir şekilde ayağa kalktı Ali yiğitliğle, Ali sesiyle, Ali sözüyle, Ali haykırışıyla, Ali cesaretiğle, Kur´an-i Kelam ve Muhammed-i (s.a.a) edeb ile başladı konuşmaya;
Allah´a hamdolsun ki; bizi Peygamber´iyle ( bizim ailemizden seçerek) saygın kıldı ve bizi tertemiz eyledi. Fasıktan
başkası rezil olmaz ve kötü işler yapandan başkası yalan söylemez. kötü şeyler yapan biz değiliz, diğerleridir. Övgü sadece Allah´a mahsustur.‘‘
Ubeydullah dedi: Gördün mü Allah ailenize ne yapti?´´
Zeyneb-i Kubra! kafirin kalbini kahreden Cevap verdi:
Biz güzellikten başka hiç bir şey görmedik!
Onlar öyle kimselerdi ki ( Kerbela Şehidleri) Allah öldürülmelerini mukadder kılmıştı. Onlar da itaat edip ebedi istirahat yerlerine koştular. Pek yakında Allah onlarla seni karşılaştıracaktır. Onlar seni Allah katına şikayet edeceklerdir. şimdi o gün kimin zafer kazanacağını düşün, anan yasında otursun ey mercane‘nin oğlu.´´
İbni Ziyad çok kızdı. bu sözlerinden dolayı Zeynebi cezalandirmak isterken orada bulunanlardan ´´Amr bin Haris´´ ey emir dedi. bu bir kadındır, kadınlar söylediklerinden dolayı cezalandırılmazlar.
İbni Ziyad bir kez daha Zeyneb´i muhatap kılarak dedi:
Allah yüreğime, emir dinlemeyen kardeşini ve isyancı aileni öldürerek huzur verdi.
Zeyneb-i Kubra: Canıma andolsun ki; reisimi öldürdün,fidanimi kestin,kökümü söktün,eğer sana huzur veriyorsa huzuru bul.  Hz. Zeyneb´in güzel konuşmasının etkisinde kalan Ubeydullah öfkeli ve alaylı bir tavırla dedi:
Buda babasi gibi konuşmaktadır.Yemin olsun ki baban da şairdi, seciyeli konuşurdu.
Zeyneb-i Kubra: Kadının seciyeli konuşmasi nesine.`` Ziyad oğlu zahiri manada askeri cephede yenilen herkesin rezil olduğunu vurgulamak istiyordu. çünkü ona göre haklı olsaydı cephede kazanırdı.
Zeyneb-i Kubra (s.a) Ziyad oğlunun hangi bakış açısıyla konuştuğunu iyi biliyordu, onun fikri dayanağını ezdi ve bu sözleriyle ´´Şeref ve Fazilet´´ ölçüsünü zahiri güç değil hakikat arama, hakikat isteme olduğunu gösterdi. Zeyneb-i Kubra (s.a) Allah yolunda ölenin rezil olmadığını, esas zülum edip haktan sapanın rezil olduğunu ilan etti.

Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a) ve Esir Hanimlar Zalimin Yezit´in Yesil Sarayinda
Yezit esirleri şehitlerin kafaları ile birlikte Şam´a göndermelerini emretti. Esirler kervanı Şam´a doğru haraket etti. Kufe ile Şam arası tam bin kilometredir. esirler kervanı köylerde kasabalarda hakarete uğratılarak çölleri aşarak götürüldüler. Ziyad oğlunun memurları çok sert, kaba ve acımasız kimselerdi yol boyu Ehl-i beyt´i Resülullah`a acimadan döverek her türlü hakareti ederek götürdüler. Şam’ın yeşil sarayı zafer habercisi olan bu kervanı sabırsızca bekliyordu.Şam halkı Muaviye döneminde tam kırk yil Resülullah´in Ehl-i beyt´ine karşı kin ve nefretle eğitilmişlerdir. Şam yeşil sarayının önüne getirildiler ve saatlerce saray kapısında bekletilidiler. Resülullah yavruları ve daha sonra yığınların arasından geçirilerek, caddeler sokaklar dolaştırılarak, Yezit zalim hükümetinin yüksek yeşıl sarayına uğurlandılar. saraylılar özel yerlerine oturmuş Yezit özel tahtına kurulmuş tam bir kibirle esirleri görmeye hazırdı. Kufe de Ubeydullah meclisinin aksine Yezit meclisine her kes girmemiştir. ülkenin ileri gelenleri; kabile reisleri ve bazı yabancı temsilciler hazır bulunuyordu. bu nedenle fevkilade önemli bir meclisiti. Esirler saraya getirilip kendilerine ayrilan yere yerleştirildiler. Yezit Peygamber ailesinden olan esirleri önünde durduklarını görünce Imam Hüseyin (a.s)´ın mübarek başının leğen içinde önüne konulmasını emretti. biraz sonra elindeki çubuğuyla İmam (a.s)‘ın mübarek dudaklarına ve dişlerine vuruyordu, ve Abdullah b. Zübe´ri sehmi´nin kafirliği döneminde kendisi için söylediği cahiliye kinini anlatan şu şiirini başaladı okumaya:
‘‘Keşke bedir´de hazır bulunan hazrec kabilesinin oklariyla oklanan büyüklerim bu gün bu mecliste bulunsalardı da sevinerek; Yezit elin dert görmesin, Ali oğullarına bedir gününün cezasını tattırdın ve onlardan kanımızın öcünü aldın, deselerdi.´´

Hz. Zeyneb-i Kubra (s.a)´in! Tağut ve Şirk´in Yeşil Saray´ın da Küfür ve Zalim‘in Belini Kıran Konuşması
Eğer meclis burada son bulsaydı, Yezit kazanırdı veya onun emriyle olanlar pek de çirkin görülmezdi. ama Hz.Zeyneb işin bu şekilde son bulmasına izin vermedi.Yezit´in sevinç nedeni sandığı şeyi zehirden daha acı kıldı. onun gerçek yüzünü orada hazır bulunanlara gösterdi.önlerinde şu ayakta duranların, şimdi Yezit´in, O´nun adına halkı yönettiği yüce Peygamber´in kızları olduklarını anlattı. Zeyneb (s.a) tam bir cesaret ve yiğitlikle yezit´e hitaben konuşmaya başladı:
Allah ve Resül-u dogru buyurmuşlardır:
Kötülük yapanlar sonunda; Allah´ın ayetlerini yalan okuyor ve onları alaya alıyorlardı. Yezit! yeri göyü bize daraltarak esirler gibi şehir şehir dolaştırarak, bizi rezil, kendini aziz kıldığını mı sanıyorsun? böyle yapmakla kıymetinin arttığını mı sanıyorsun ki; bu şekil de gururla kıvranıyor, kibir satıyorsun? Gücünün yerinde ve saltanatının muazzam olduğunu görüp derine sığmıyorsun. Bilmiyorsun ki sana verilen bu fırsat,içini olduğu gibi açığa vurman içindir. Allah´ın şu buyruğunu unutmuşsun:
Kafirler kendilerine verdiğimiz bu mühletin kendileri için yararlı olduğunu sanıyorlar. biz onlara mühlet veriyoruz ki günah yüklerini dahada ağırlaştırsınlar. işte o zaman alcaklık ve rüsvalık kaynağı olan azaba ulaşırlar.

Ey serbest bırakılmışların oğlu! Bu adalet midir ki; senin kadınların, kızların, cariyelerin izzet perdesi arkasında otururken, Peygamber‘in kızlarını esir edesin, onların saygınlık perdesini yırtasın, seslerini boğazlarına tıkayasın ve yabancı erkekler onları develerin sırtında şehirden şehire dolaştırsınlar?! Ne kimse onlara sığınma vermekte, ne korumakta ne de erkeklerinden bir koruyucu onlara eşlik etmekte! Halk ise şuradan buradan onları seyretmek için toplanmış!

Ancak göysü bize karşı kinle, öfkeyle dolan birisinden bundan başka ne beklenebilir? keşke bedir´ de öldürülen atalarım burada olsaydı, diyorsun ve bunu söylerken de çubukla Peygamber oğlunun dudaklarına vuruyorsun! Büyük bir günah işlediğin, kötü bir davranışta bulunduğun hiç mi hiç aklına gelmiyor! Neden yapmayasın! sen yeryüzünün yıdızları olan Peygamber evlatlarının ve Abdülmuttalib ailesinin kanını dökmekle iki ailenin düşmanlığını yeniledin. Sevinme, çünkü pek yakında Allah´ın huzuruna çıkacaksın. İşte o zaman; ( maksat Hz. Imam Mehdi (a.f ) devletinde yargılanması için azgın zalimleri ric´at ettirecek diriltip gönderecek ve dünyevi hesapları için yargılanıp cezalarını çekmeleri için) keşke kör ve dilsiz olsaydım da bu günü görmeseydim; keşke dedelerim bu mecliste hazır olsaydı sevinçten derilerine sığmazlardı demeseydim, diye arzu edeceksin. Allah´ım! hakkımızı ve bize zülmedenlerden öcümüzü sen al.!

Allah´a andolsun ki, derini yırttın kulağını kopardın, Allah´ın Resül-u ve evlatları ve ailesi Hakk´ın lütuf ve rahmeti sayesinde yerlerini alacakları gün, sen daha çok rüsva olarak onların önünde duracaksın. O gün bir gündür ki Allah vaadini uygulayacaktır. Her birisi bir köşe de kan içinde uyuyan bu zülme uğramışları bir araya getirecektir. O´nun kendisi Buyuruyor ki:
Allah yolunda öldürülenlerin ölü olduğunu sanmayın, hayır, onlar canlılar ve Rabblerinin nimetlerinden yararlanıyorlar.

Ama seni bu şekilde; haksızca Müslümanlar´ın boynuna bindiren adam ( Muaviye), davacının Muhammed (s.a.a) ve Hakim‘in ise Allah olacağı o günde, işlediğin cinayetlerin tanığı ellerin ve ayakaların olduğu hak mahkamesinde, hangimizin daha bedbaht ve daha korunmasız olduğunu görecek.

Yezit! Ey Allah´ın düsmanı! Allah´a andolsun ki sen, benim gözümde kınamama değmeyecek kadar değersiz, tahkir edemeyeceğim kadar küçüksün. Ama ne yapayım ki yas, gözlerde tomurcuklanmış, ah göğüste alevlenmekte. Hüseyin (a.s) öldürüldükten sonra, şeytan hizbi Müslümanlar´ın Beytü´l malından mükafat almak için Peygamber ailesinin saygınlığını çiğneyerek bizi Kufe´den, akılsızlar partisinin sarayına girdikten sonra, bu cellatların elleri kanımıza bulaşıp ağızları etimizin parçalarıyla dolduktan sonra, yırtıcı kurtlar o temiz gövdelerin etrafında uladıktan sonra, seni kınamak hangi derde derman olur.
Eğer bizi öldürmekle, esir etmekle bir yarar sağladığını sanıyorsan, pek yakında yarar sandığın şeyin zarardan başka bir şey olmadığını göreceksin. o gün sen Ziyad oğlunu yardıma çagıracaksın. Ziyad oğlu da sen den yardım isteyecek! Sen ve izliğicilerin Allah´ın adalet ölçüsü önünde toplanacaksınız, o gün, Muaviye´nin senin için hazırladığı, en iyi yol azığının Peygamber evlatlarını öldürmek olduğunu göreceksin.( Hz. Imam Mehdi (a.f) anası fatime`tuzzehra ve ceddi Imam Hüseyin (a.s)´ın intikamını zalimlerden aldığında evet zalimlerin yardımına hiç kimse koşamayacak) Yemin ederim ki ben Allah´tan başkasından korkmuyorum ve O´ndan başkasına şikayet etmiyorum. Her ne istiyorsan yap! Tüm hilelerini kullan! Tüm düşmanlığını göster! Allah´a andolsun ki anlına vurulan bu alçaklık lekesi hiç bir zaman hiç bir şekilde temizlenmeyecektir.

Allah´a hamdolsun ki; cennet gençlerinin efendilerinin vazifesine saadetle son verdi ve cenneti onlara vacip kıldı. Allah´tan onların rütbesini daha da yüceltmesini, onlara olan rahmetini daha da artırmasını diliyorum. çünkü O, güçlü bir koruyucu ve yardımcıdır.´´
Yanık bir ciğer ve takva dolu bir yürekten güç alan bu sözlerin etki edeceği bellidir. en taş yürekli insan bile iman ve takva ile karşılaştığında kendi güçsüzlüğünü ve rakibinin gücünü görüp anlar. ve bir an için dahi olsa karar vermekten aciz kalır. Tüm sarayı ölümcül bir sessizlik kapladi. Yezit, orada bulunanların yüzlerinde ki memnuniyetsizlik belirtilerini gördü. Allah mercane oğlunu öldürsün, ben hüseyin´in öldürülmesine razı değildim..dedi: Ali´nin yiğit Kızı Hz.Zeyneb zalim ve facirler her zaman yalan konuşmayı kendilerine kurtuluş kapısı görmüşlerdir. bu çıkışıyla mecliste bulunanlara Yezit´in bir yalancı olduğunu ve Imam Hüseyin (a.s)´ın ölüm fermanını kendisinin verdiğini beyan etmiştir.
Evet Hz.Zeynep dedesi Hz. Resülullah, babası İmam Ali, ve annesi Hz. Fatime kucağında ve kardeşleri İmam Hasan ve Hüseyin (a.s)‘ın yanında nübuvvet ve İmamet nuruyla terbiye edilmiştir.
 Zeyneb-i Kubra’nın verdiği mesaj şudur, hangi çağda, ve hangi zalim sulta devletin bayrağının altında yaşıyorsan yaşa önünde üç yol vardir.

A-Ya Huseyni olacaksin; Zalim, tağut, ve şirk zihniyetine karşı kıyam ederek şehadet şerbetini içeceksin..!

B-Ya Yezid´i olacaksın; Büyük şeytan Abd, Siyonist Israil ve Emperyalistlere uşaklık eden müslüman ülkelerinin başında ki satılmış  liderlerin uyguladıkları tağutun zülmüne boyun eğerek alçakça yaşayacaksın…!

C- Ya Zeyneb-i olacaksın;  Zamanın tüm zalim ve tağutlarına karşı imanınla mucadele ederek onurlu ve izzetli yaşayacaksın.

Allahumme Accil li-veliyyikel ferec

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder