15 Kasım 2012 Perşembe

KERBELA KIYAMI’NIN GERÇEĞİ- 1

Bismillahirrahmanirrahim
                                        

‘’ Şüphesiz sizin veliniz, yanlızca Allah, Resulü ve namazı hakkıyla yerine getiren ve rüku halinde zekat veren müminlerdir.’’ Maide / 55
 ‘’Kim Allah’ı, Resulü’nü ve (sözü edilen) müminleri kendine veli edinirse, (bilsin ki) Allah’ın hizbi gerçek galiplerdir.’’ Maide / 56  
‘’Allah yolunda öldürülenlere ‘’ölüler’’demeyin; onlar diridir; ama siz fark etmiyorsunuz.’’Bakara / 154 ‘’ 
Biz ise, o topraklarda ezilmiş olanlara lütfederek onları önderler yapmayı ve onları mirasçılar kılmayı istiyoruz.’’ Kasas / 5
İslam ve insanlığın büyük bayramı olan (Velayet) Gadir-i Hum bayramı’nı geride bırakıp tüm alemi ağlatan aynı zamanda cana manevi ve hayatı ruh veren muharrem ayına girdiğimiz şu günlerde istedim ki siz çok saygı değer kardeşlerimle ilahi bir dertleşmeyi, Allah’ın yardımı, İmamızzeman (a.f)’ın lütfu, siz muvehhid ve mümin kardeş ve bacılarım’ın dualarıyla bazı düşünceleri paylaşalım. Önce şunu belirtelim ki yukarıda Ayetlere bakıldığında pek de birbirleriyle irtibatlı olmadığını düşünebilirsiniz. Ama konun açıklaması yapıldıkça inşellah detaylarını açıklığa kavuşturmağa çalışacağız. İnsan kurtuluşunun mihveri olan Nübuvvet makamı ve bu makama atanmış olan 124 bin Peygamber ( Allah’ın selamı üzerlerine olsun) bazen bir çok Peygamberin bir arada, bazende birbiri ardına asırlarca insanları  yüce yaratıcı olan Allah’ı tanıması ve O’na kul olması için göndermiştir.  Allah Peygamberler vasıtasıyla kullarını en güzel biçimde yarattığını ve o güzellikle de kendisini tanımasını istemektedir. Bu güzel tanımanın ve kul olmanın neticesi insanı en mükemmel makamlara ulaşmasını sağlamaktadır. ve insan yüceldikce O’nun sonsuz rahmetiyle her iki dünya hayatının saadet ve mutluluğuna ulaşabilir, bütün peygamberlerin tek bir amacı ve tek bir hedefi vardı, insanları yüce Rabbinin sunduğu mutluluğa ulaştırmasıdır. Buda şeytanın kölelik zincirlerini kırıp kula kul olmaktan çıkıp Allah’a gerçek teslim olmakla mümkündür. Tüm Peygamberler bu teslimiyeti insanlara öyretmek ve mutlu bir hayat yaşamaları için görevlendirilmişlerdir. Bu teslimiyetin adına İslam dini denir. Bütün peygamberlerin amacı İslam ve güzelliklerini insanlara hakim ve kamil kılmatı, tüm peygamberlerin mucadeleleri efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a)’e kadar devam etti. Ve  Hz. Resulullah (s.a.a)’ın  23 yıl boyunca çektiği zahmetler gördüğü  baskılar ve karşılaştığı zorluklara rağmen verdiği mucadele  insanların kurtuluşu, mutluluğu ve her şeyleriyle  Allah’a teslim olup kemale ulaşmalrı içindi. Peygamberlerin sahip oldukları Nübuvvet makamının bir yerde son bulması gerekiyordu, tabi ki sonsuza dek sürmeyecekti. Ve son nokta Hz. Resulullah ( s.a.a )’ın 23 yıl vazifesinin sonunda veda haccından 81 gün sonra Nubuvvet (Peygamberlik) makamının sona ermesiyle yeni bir vazifenin başlangıc süreci başlamış olmasıydı. Allah Hz. Resulullah (s.a.a)’a veda haccı olduğunu ve bütün İslam beldelerindeki müslümanlara haber salmasını ve hac ameli için mekkede buluşmalarını istedi. Ve islam beldelerinden gelen çok sayıda hacı ameller bittikten sonra Allah! Hz. Resulullah (s.a.a)’a mekkeyi terk etmesini istedi, ve çeşitli yerlerden gelen 120 bin hacı mekkeden ayrıldı, sonra  medine, mısır ve ırak ayrımı olan üçgen yolun kavşağında ve dağların arasında bulunan Gadir-i Hum denilen köyün yanı başında Allah’ın emri gereği Resulullah (s.a.a) hepisinin bir araya toplanmasını emretti ve muhteşem bir kalabalık, Gadir-i Humda bulunan 120 bin hacı kendilerinden önce gelen toplumların çocuklarıydılar, bunlar önceki atalarından aldıkalrı hak mirası kendilerinden sonra gelecek nesillere bırakacakları bir hak miras için toplatılmışlardı. Evet bu miras başta söylediğimiz gibi islam dini ve o gün alacakları miras çok ama çok büyüktü o miras Allah’ın velayetiydi. Allah velayet makamını sayıları çok az Peygambere hizmetlerinin karşılığında mükafat olarak vermişti. Velayet çok yüce bir makamdır. ve bu dine hizmet eden peygamberler kendi ümmetleri tarafından öldürelerek şehid edilmişlerdi. Çünkü Allah’ın dini ve hükümleri insanlara çok ağır geldiğinden Allah’ın elçilerini yalanlayarak onları öldürüyorlardı. Allah’ın dini kanunları bir çok toplum nezdinde sekteye uğratılmıştı, insanlar Peygamberleri kendi gözleriyle canlı görmüş ve yaşamalarına rağmen ne Peygamberleri ve nede onların getirdikleri şeriat hükümlerini kabul etmedikleri gibi kendilerini doğru ve hak, onları ve getirdiklerini ise batıl ve bozguncu adlandırarak her türlü eziyeti Allah’ın elçilerine reva görüyorlardı. bütün Peygamberlerin ümmetleri gerçekleri canlı  yaşamalarına rağmen kabul etmede sıkıntı yaşarken acaba Hz. Resulullah (s.a.a)’tan sonra  ümmet ne kadar Peygamberinin getirdiğini lidersiz olarak kabul edebilirdi. hemde kıyamet gününe kadar kendilerini yanlışa ve sapkınlığa düşmeden idare edebilirlerdi. ve özellikle bu din eksiksiz ve tahrif edilmeden insanların hayatında yaşayabilirdi, böyle bir şey mümkün olabilirmiydi, mümkün olamazdı, çünkü insan nefsi nankör ve şeytani arzuları çok seven bir varlıktır, tıpkı Hz. Musa (a.s)’ın ümmetinin buzağa taptığı gibi bu ümmette lidersiz kalırsa çok başka şeylere taparlardı. Dolayısıyla İlahi din ve onun kanunları canlı yaşaması için onun omurgası sağlam temel üzerine oturması gerekiyordu, ve bunun için Hz.Resulullah (s.a.a)’In Gadir-i  Hum da Allah’ın emriyle yaptığı işin ne kadar önemli ve mahiyetli olduğu ortaya çıkmaktadır.işte o gün bu din 3 ana temel 3 sutun üzerine kuruldu.Bu sutunlardan biri kırılırsa din diye hiçbirşey ortada kalmayacaktı. Ve o günden bu güne kadar olan süreçte içte sözde inanmiş inkarcılar, tağut fasid ve facir siyasi otoritrler, dışta evrensel emperyalist zalim ve kafirler, bunlar çeşitli kanallardan ama aynı düşünceyle var güçleriyle her dönemde her türlü emperyal zorba güçleriyle ve fitne oyunlarıyla zaman gelmiş açıkça savaşarak ve zaman  gelmiş hile ve desiselerle bu dinin sutunlarını kırmak ve dini yok etmek için elele vererek mucadele ettiklerini ezelden beri görmekteyiz. Şimdi bu dinin; 3 sutun (direk) üzerine temeli kurulan vasıflarını tanıyalım, ve  yukarıda açıkladığımız ayetlerin ve konuların birbiriğle olan bağlantılarını ele alalım.
1- Gadir-i Hum’da Velayet;
2- Kerbela Kıyamın’da Aşura;
3- İmam Mehdi (a.f)’in Evrensel  Adelet devletinin Temel İnancı Olan Mehdeviyyet;

1- Gadir-i Hum;   gadir-i hum ! Allah’ın velayet’ini Resulullah (s.a.a) eliyle kıyamet gününne kadar Allah’ın velileri Peygamberin vasiyleri olan 12 İmam’a aktarıldığı dönemin başlangıcıdır. O gün Allah’ın emriyle Hz. Resulullah (s.a.a) Velayet ve İmamet makamını 12 İmamın birincisi, Kabenin oğlu  Hz. Ali (a.s)’ın mübarek vucudunda karar kıldı. Yani Peygamber (s.a.a)’den sonra insanların lideri İmam Ali (a.s)’dır. Gadir-i humda verilen velayet dinin muhafazası için 3 sutundan birincisidir. Hz. Rsulullah (s.a.a)’ın vefatından sonra ne yazık ki ümmet bu sutunu kırmak ve dini yozlaştırmak için çok büyük bir çaba sarfettiler. Ama İmam Ali (a.s) bu sutunun kırılmamsı için kendisini feda etti, kapısını yaktılar sabretti, aziz fatıma (s.a)!ın kavurgalarını kırdılar sabretti, fatıma ananın rahminde 6 aylık yavrusu muhsinini düşürttürülüp şehid olmasına sabretti, kavurgalarına saplanan paslı çiviler ve o pasla zehirlenerek şehid olarak ölen fatımasının musibetine sabretti, emmamesini (başının sarığını) boynuna sarark camiye sürükleyip biat almak istediler sabretti, İmam Ali (a.s) Hz. Resulullah (s.a.a)’ın vasiyeti gereği Hz. Muhammed (s.a.a)’in ismini, ve onun din ve şeriatının yaşaması için hakkından feragat ederek 25 yıl sabretti. ‘’ İmam Ali (a.s) buyuruyor: And olsun Allah’a boğazımda gemik gözümde diken olarak saberdip dayandım’’ İmam Ali (a.s) bu dinin ve velayetin direğinin karılmadan yaşaması için 3 gurupla savaş etmek mecburiyetinde bırakıldı. Ve bu olayı Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) kendi vefatından sonra İmam Ali (a.s)’ın 3 gurupla savaşacağını buyurmuştur:
A – Nakisin; ‘’İmam Ali (a.s)’a ettikleri biat’ı  bozanlar’’; Talha ve Zübeyr ve emsalları 3 halife döneminde beytulmal hazinelerinden ceplerini ve karınlarını doldurarak günlerini gün edenler osmanın ölümünden sonra döküldüler İmam Ali’nin evinin önüne dediler ya Ali senden başka hiç kimse bu dini sorumluluğu yüklenip yürütemez gel halife makamına otur ümmet arasında baş gösteren fitneye musade etme, yoksa din elden gidecek, İmam buyurdu: gerçekten bu hak makam kimin hakkıydı? dediler ya Ali bu senin hakkındı ama bizim yapacak birşeyimiz yoktu, İmam Ali (a.s) islamın daha fazla darbe yememesi ve velayetin siyasi tecellisi için istemeyerekte olsa bu görevi kabul etti. Ve 25 yıl beytulmal hazinelerinden haksızca nemalanan bu ucubeler İmam Ali (a.s)’ın gelişiyle hortumladıkları beytulmalın hortum kanallarının  kesildiğini görünce  ne Allah hakkı ne halife nede din tanıdılar,ve Allah’ın siyasi elini kesmek için hakka savaş açtılar. bunlar İmam Ali (a.s)’a biat edip daha sonra biatını bozanlardır. Ali osmanın öldürülmesinden sorumludur bahanesiyle Hz.Muhammed ve Al-i Muhammed (s.a.a)’e nefret eden, düşmanlık güden ve kin kusan insanlar mekkede bir gecede 30 bin eli kılıç tutan her kesi topladılar, babası, kardeşi, amcası, dayısı ve yakın akrabası islam ve küfür savaşında İmam Ali (a.s)’ın zülfukar kılıçıyla öldürülenlerin intikamını almak için savaş saflarında yerlerini alarak Talha, Zübeyr ve Aişe önderliğinde cemel (deve) savaşını başlattılar, ve 20, bin üzerinde müslümanın ölmüne sebep oldular.tek bir nedeni vardı  Gadir-i Humda Allah’ın emriyle verilen İmamet ve velayet makamını yıkmaktı, Hz. Resulullah (s.a.a)’in vefatından sonra gerçek mecrasından çıkarılıp postmodel emevi zihniyeti taşıyan bir islam doktorisini insanlara sunma amacındaydılar. Ve gerçek muhammed’i dinden ümmetin içerisinde eser bırakmamaktı. Ve bu yapılanların hepisinin bir tek amacı vardı Velayetin birinci direğini kırıp  ikinci direğin yıkılmasını sağlama mucadelesiydi. ve Kerbelada yaşanacak o büyük facianın önünü açmaktan başka birşey değildi. Ve bunlar gerçekte ahitlerini bozarak yaptıkları asilik ve işedikleri büyük günahlarla  Kerbela kıyamında yapılan o büyük facia ve musibetin önünü ve yolunu açılmasını sağlamışlardır.
B – Kasitin; ‘’İmam Ali (a.s)’a İsyan edip yoldan sapanlar’’; Muaviye ve yandaşları bu sapkınlık sebebiyle siffeyn savaşını başlattılar. Bu aslında tam bir islam ve küfür savaşıydı çünkü emevilerin tek derdi ve asıl amaçları Hz. Resulullah (s.a.a)’ın hem kendisinin ve hemde dininin ortadan kaldırıp, putperest, şirk ve cahiliye dönem ve düzenini geri getirme amacı içerisindeydiler. ‘’Bir gün muaviye’nin satılmış hocası muğeyre bu mel’un yıllarca Peygamber minberlerinde Hz. Ali (a.s) ve Ali evlatlarına uzun yıllar küfüreden ve lanet okuyan bir mürtettir. Muaviyenin Muhammed ve Al-i Muhammed (s.a.a)’e duyduğu kin ve nefret o kadar aşikardı ki muğeyre bile tahammül edemedi dedi ya emir siz Ali (a.s) ile savaştınız hile ile Ali taraftarlarını alt ettiniz. Ali oğlu Hasan (a.s) ile savaşmak istediniz onunda ve yine cahil parayla satın aldınız, ve İmam Hasan (a.s)’ı yanlız bırakarak barışa zorladınız ve barıştan sonra Hasan’ da çekildi yerinde oturdu. şimdi sürekli yok olması gerekiyor deyip duruyorsunuz ne yok olması gerekiyor diye sorunca muaviye sabret ey muğeyre dedi ezan sesini duyunca ‘’ Eşhedu enne muhammed’en Resulullah (s.a.a) okununca yüksek sesle seslendi muğeyre muğeyre benim derdim bu sestir. Bu adamın ( Hz. Resulullah (s.a.a)’ı kast ederek ) ismi bu minarelerden inmediği sürece hiç birşey kazanmamışım deyince muğeyre sen kafirmişsin be mel’un deyip sarayı terk etti.’’ Ve yine kin ve nefreti o kadar aşikar ve büyüktü  ki bir gün muaviye minberde Hz. Resulullah (s.a.a) ve evlatalrıyla birlikte dini şeriatına o kadar hakaret etti ki camide oturan halk ayağa kalkarak ya halife biz senin Ali ve evlatlarından savaşman için yanında yer aldık ama sen Peygamber(s.a.a)’e ve dinine karşı savaş ilan etmişsin birde Peygamberin halifesi iddiasında bulunuyorsun diye itirazda bulundular.  İmam Ali (a.s)’ın bu isyancı gurupla savaşı 18 ay sürdü. İsyancıların derdi islamla beraber velayeti yok etmekti, İmam Ali (a.s)’ın derdi islam ve velayeti bir sonraki nesillere eksiksiz teslim etmekti.
C – Marikin;’’İmam Ali (a.s)’a aşırı olan guruplar’’ ‘’Gulatlar (aşırıcılar) ve Tekfirciler ( inkarcılar)’’ islam’ın tarihsel tecrübelerinde bunlara ‘’Hariciler’’ denilir. Bunlar hariciliğin belirleyici niteliği aşırı yorum cemaatı olmasıdır.  Kur’an-ı ve Hadis-i kendi akıllarına göre beyinleri nerden eserse ona göre yorum yapıyorlardı. Sadece kendi yorumlarını ve görüşlerini doğru bulup kabul ediyorlardı, o görüşü kabul etmiyenleri direkt öldürüyorlardı.  Bu damar hanbellik içinde gulat (aşırıcılık) bir yol kuran ibni teymiyye ile devam etti. Günümüzdeki haricilik olanda El gaidenin idolojisi ibni teymiyyeciliktir. Suudilerin vehhabiliği bu katakorinin politik tezahürüdür. İmam Ali (a.s) ve sonraki dönemlerde hariciler hamile olan bir hanımı kendilerinden olmadığı gerekçesiyle sağ sağ annenin karnını  yararak çocuğu çıkarıp annenin başını kesip mızrağa ve çocuğun boğazından mızrağa vurup havaya kaldırıp gece namazı kılıyorlardı. Bunu sözde Muhammed (s.a.a)’i din adına yapıyorlardı. Bugün haricilerin moderinize edilmiş vehhabizm aynı taktiği suriyede yaparak uyguluyorlar,  Abd, İsrail, Türkiye, Katar ve suudi arabistan tarafından ellerine verilen modern silahlarla masum insanları eli kanlı vahşi canavarlar tekbir getirerek öldürüyorlar, hamile kadının karnını deşerek çocuğuyla bearber öldürüyorlar, ve suçu sadece alevi olan 3 yaşındaki bir çoçuğu öldürüp ağacın dalına veya pencerenin demirine tekbir getirerek asıyorlar. İşte bu vahşetleri o gün  Nehrevan  savaşın da haricilerin ( İmam Ali (a.s)’ın haricilerle yaptığı savaştır)  yaptıklarını tarih bize gösterirken, bugünde vahhabi ve selefilerin yaptıkalrı bu vahşeti gözlerimizle canlı görüp yaşıyoruz. Kerbelada muaviye oğlu yezit’in (Allah’ın laneti üzerlerine olsun) askerlerinin İmam Huseyin (a.s)’ın 90 yaşında ki sahabesinden tutun 6 aylık yavrusu Ali Asker’e kadar hepisinin şehadetindeki görünüm aynı tekbir sesleriyle Peygamber evlatlarının başlarını keserek hanımlarını esir ettiler. Allah! din ve velayet mektebinin yozlaşmaması için Gadir-i Hum olayını gerçekleştirdi. Ve bu sutun (direk)  ikinci direyin kırılmamsı için Gadir-i Humda dikildi. İnşellah devam edecek:  Ellahumme Accil Li Veliyyikel Ferec. 
Vesselamun Aleykum 
Tevekkül EROL

1 yorum:

  1. selamunaleykum,guzel bir makale, bir sorum var peki bu donemde yada gelicekte, bu islam dusmanlarina bir savas olucakmi ve imam huseyin (a.s) imtikani alinacakmi ? vehabi zihniyetine karsi ne yapabiliriz yada ne yapmamiz lazim ? ve bu makalenin devam gelir insallah. ve selam

    YanıtlaSil